Nûrlar Hazînesi - Muhyiddîn İbn Arabî

Şeyhü'l-Ekber Hazretleri, asıl adı "Mişkâtü'l-envâr fî mâ ruviye anillah mine'l-ahbâr" olan bu eserinde, yüz bir hadîs-i şerîfi bir araya getirmişdir. Bu hadîs-i şerîflerin hepsi de kudsî hadîslerdir. Hazret-i Şeyh, kitâbının başında besmele, hamdele ve salveleden sonra eseri telif etme sebebini şöyle îzâh buyuruyorlar :

İbn Abbâs'dan nakledilen bir hadîs vardır, "Ümmetim için benim sünnetimden kırk hadîs hıfz edenin kıyâmet gününde şefâatçisi olacağım". Aynı meâlde Enes ibn Mâlik'den şu rivâyet vardır, "Resûlulluh buyurdu ki, kim ki ümmetim için, ihtiyaç duydukları husûslarda kırk hadîs hıfz ederse, Allah onu fakih ve âlim olarak kaydeder. İnsanın dönüş yeri olan âhirete, dünyâsından daha çok muhtâc olduğunu düşünerek 599 senesinde Mekke'de bulunduğum aylarda, bu kırk hadîsi topladım. Özellikle Allah'a isnâd edilen hadîsleri alma şartı üzerinde durdum. Bunlara, Resûlullah'a isnâd edilmemiş olup, merfu olarak Allah'a isnâd edilen kırk hadîs daha ilâve etdim. Daha sonra yirmi bir hadîs daha ekledim Böylece yüz bir ilâhî hadîs toplanmış oldu.  Allah sizi ve bizi ilimden faydalandırsın, ihsân ve bereketiyle bizleri ilim ehlinden kılsın. Şübhesiz ki O, her şeye kâdirdir. 

Hazret-i Şeyh, bu eserinde hadîslerin yalnız metnini vermiş ve râvîlerini zikretmiş, hadîsleri îzâh etmemişdir. Yalnız şu var ki, bu hadîslerden bazıları, onun muhalled eserleri olan, Fusûs'da ve Fütûhât'da çokça zikredilmiş ve îzâh edilmişdir. 

Şeyhü'l Ekber Hazretleri pek çok ilimde olduğu gibi hadîs ilminde de yed-i tûlâ sâhibidir ve bu sahada başka eserleri de vardır. Hazret-i Şeyh'in hadîs ilmi ile çokça meşgûl olmasının sebeb-i hikmeti şudur. Hazret henüz 15-16 yaşlarında iken riyâzata başlamış ve ilk halvetlerinden birinde, Resûl-i Ekrem Efendimiz ile görüşme şerefine nâil olmuş. Bu manevî görüşmede, Hazret-i Peygamber kendisine hitâb ederek, "Bana sımsıkı tutun ki kurtulasın" buyurmuşlar. Hazret-i Şeyh bu emr-i peygamberîyi yerine getirebilmek için, öncelikle hadîs ilmini tahsîl etmek gerekdiğine karar vermiş ve uzun bir müddet bu ilimle meşgûl olmuşdur.

Eser 1994 senesinde Mehmet Demirci'nin tercümesiyle İz Yayıncılık tarafından yayınlanmış ve okuyucuya kolaylık olması bakımından kitâbın başında ve sonunda bazı îzâhlar yapılmışdır. Baş tarafdaki ilk yazı, İbn Arabî Hazretleri hakkındaki çalışmaları ile tanıdığımız Mustafa Tahralı hocamızın "İbn Arabî'de Bir Hadîs-i Kudsî'nin Yorumu" başlıklı yazısıdır. Oldukça uzun olan bu yazı, hem eser hakkında hem de Hazret-i Şeyh hakkında çok kıymetli bilgiler vermekdedir. İkinci yazı, Muhammed Valsan'ın giriş yazısıdır. Bu yazıda, Hazret-i Şeyh'in hayâtından kısaca bahsedilmiş ve eserin muhtevâsı üzerinde durulmuşdur. Kitabın sonundaki iki yazı ise kudsî hadîsin mâhiyeti ve husûsiyyetleri hakkındadır. Bu yazılardan biri yine Muhammed Valsan'ın, diğeri ise Ali Yardım'ındır. Hadîslerin Arapça metinlerinin de verildiği bu çalışma, oldukça başarılı olmuşdur.