16 Nisan 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Birisi gelip dese ki, "Efendi, İbrâhim Peygamberin bize kıssasını anlatdın. İbrâhim Peygamber götürmüş oğlu İsmail'i, kesmeye yatırmış. Mekke'de bir yerde. Bunndan üç bin sene, dört bin sene evvel. Sonra bir koç gelmiş, onun yerine, Allah tarafından. Bunu anlatdın, doğru değil mi?". "Evet doğru". "E bana ne bundan yâhu? Bana ne bundan? Dört bin sene evvel birisi, kalkmış oğlunu kesmeğe, onun yerine bir koç kesmiş orada, bunu bana niye asnlatıyorsun yani?" dese, ne cevâb verir müslümanlar? Bunu bir misâl olarak söylüyorum.
İşte müslümânların geri kalmasının sebeblerinden birtânesi de budur. Direkman alıyor, ama Allahu Sübhânehû ve Teâlâ bununla ne demek istiyor ve bizi neye teşvîk ediyor, ne yapmamız lâzım geliyor, ona hiç elini vurmuyor, klişe olarak okuyor, onda kalıyor.
Allah emrinde İbrâhim Peygamber gibi olacaksın baba. Allah'ın emrine itâatda İbrâhim Peygamber gibi olacaksın. Allah onu gösteriyor sana. Oğlunu bilâ-tereddüd kesmeğe yatırdı. Babana da İsmâil gibi teslîm olacaksın. "Baba istediğini yap bana" demiş, "inşâallah beni sâbirînden bulursun" demiş, teslîm olmuş. Bunu gösteriyor. Müslümanlar böyle olacak. Yani her baba İbrâhim Nebî gibi evlâdını kurbâna hazır olacak. Evlâd da babaya isyân etmeyecek, babasının keseceğini bilse dahi, boynunu uzatacak. Onu gösteriyor. İş böyle olunca, Allah onlara ikrâm ediyor, koç geliyor o vakit. Buraya girmiyor müslümanlar. Bunu anlatıyor hikâye olarak, öteki de dinliyor, sonra uykusu geliyor, yatıyor uyuyor, filan. Onu da ters anlıyor zâten.
Bayramın birinci günü hoca bunu anlatmış, bu kıssayı. Dördüncü günü bir sarhoş gelmiş, ağlıyor. "Hocaefendi, o gün bayramda bir vaaz etdin" demiş, "hâlâ o vaazın tesiriyle ağlıyorum". "Ulan neye ağlıyorsun" demiş hoca. Hem de kızmış, çünkü adam sarhoş. "Niye ağlamayayım, bir kadın kızını kesmeğe yatırdı Şam'da, yer titredi, yerden bir keçi çıkdı" demiş. "Ulan körolasıca!" demiş hoca, "neresini düzelteyin. Şam değil Mekke, kadın değil İbrâhim aleyhisselâm, kız değil oğlu İsmâil Peygamber, keçi değil koç, yerden çıkmadı, gökden indi". Bunu da ters anlıyor böyle.
Talebenin biri senelerce ders okumuş hocadan, en nihâyet icâzet alıp memleketine dönmek istemiş, hocasına ricâ etmiş, "Bana bir icâzet verseniz de memleketime dönüp öğrendiklerimle halkı irşâd etsem" demiş. Hocaefendi demiş ki, "Seni bir imtihan edeyim, bu imtihânı verirsen icâzeti alırsın" demiş. "Şimdi sana bir soru soracağım, eğer sen benim verdiğim derslerden bir şey anladınsa, bunun çâresini bulacaksın. Farzet ki buradan köyüne dönerken arazide köpekler sardı etrafını. Beş altı köpek birden saldırıyor, parçalayacaklar seni. Paçayı kurtarmak için ne yaparsın?". "Elimdeki sopayla vururum, kaçırırım köpekleri" demiş talebe. "Birine vurursun, ikisine vurursun, beş altı tâne köpek var, hangi biriyle başa çıkacaksın, seni paramparça ederler orada" demiş hoca. "Taş atarım" demiş talebe. "Hangi birine atacaksın?" demiş. Talebe verecek bir cevâb bulamayınca hocaefendi demiş ki, "Haa bak" demiş, "okuduğun âyetlerin, hadîslerin manâsını anlamamışsın. Okumuşsun geçmişsin. Hâfız olmuşsun, hoca olmuşsun ama manâsından haberin yok. Okuduğun ilmin meyvası yok, meyvasız. Şimdi ben sana nasıl icâzet vereyim, sen irşâd edemezsin ki halkı. Sende iş yok. Sen kendini irşâd edemezsin, nerede kaldı ki halkı irşâd edesin". Talebe yalvarmış hocaya, "Aman hocam bu kadar sene ders okudum sizden, bu meseleyi de lutfedip öğretiverin" deyince, "Oğlum" demiş, "böyle bir hâdise olduğu vakitde, köpekler çıkdı mı, sakın hâ köpeklerle uğraşmaya kalkma, taşla, sopayla filan. Çobana bağıracaksın" demiş. "Çobaaaan! dedin mi çoban oradan çıkar, karabaş, marabaş, hayt huyt der, köpekleri dağıtır" demiş. "Yani bundan ne anlaşılıyor biliyor musun? Sen yarın halkı irşâda kalkacaksın, bir takım zâlimler sana musallat olacak, onlarla uğraşmaya kalkarsan, başın belâdan kurtulmaz, iki yakan bir araya gelmez. Zâlimler Allahu Sübhânehû ve Teâlâ Hazretlerinin köpekleridir. Öyle olunca, sen köpekle uğraşma, köpeklerin sâhibine çağır, Allah de, Allah'a çağır. O vakit, O, karabaş marabaş o zâlimleri toplar hepsini alır götürür, paçayı kurtarırsın. Haydi şimdi icâzet veriyorum sana, al git. Allah'sız iş görme" demiş.
Lillâhi'l-Fâtiha!