10 Nisan 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Cihân-ârâ cihân içindedir ârâyı bilmezler
Ol mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler
Dünyâyı süsleyip bezeyen Allah, yarattıklarında tecellî etmişdir, eserlerinde sıfatları âşikârdır ammâ insanlar farkında değildirTıpkı denizdeki balıkların denizin farkında olmamaları gibi.
Harâbât ehline dûzeh azâbın anma ey zâhid
Ki bunlar ibn-i vakt oldu gam-ı ferdâyı bilmezler
Âşıklar bulundukları ânın tecellîlerine gark olduklarından, geleceği hiç düşünerek kaygı çekmezler.
Şafak-gûn kân içinde dâğını seyretse âşıklar
Güneşde zerre görmezler felekde âyı bilmezler
Âşıklar, aşkın sebeb olduğu kanlı yaralarını seyretmekden güneşi de ayı da farketmezler. Aşk onları öyle bir istila etmişdir ki, dünyâ umurlarında değildir.
Hamîde kadlerine rişte-i eşki takup bunlar
Atarlar tîr-i maksûdû nendendir yâyı bilmezler
Aşkın şiddetinden belleri bükülmüş gözleri yaşlıdır. Hedefe attıkları oklar bu bükülmüş bedenden çıkan gözyaşlarıdır.
HAYÂLÎ fakr şâlına çekenler cism-i uryânı
Anınlâ fahrederler atlas u dîbâyı bilmezler
"Ganiyy" olan Allah'a âşık olanlar dünyâdan soyunup "fakr" örtüsüne bürünmüşler ve bununla iftihâr etmişlerdir.
Hayâlî'nin bu gazeline pek zarîf bir nazîre de Osman Şems Efendi Hazretleri tarafından inşâd edilmişdir.
Sorarsan ehl-i dünyâya nedir dünyâyı bilmezler
Sanup ukbâyı dünyâ nitekim ukbâyı bilmezler
Görürler âlemi rü'yâ gibi rü'yâyı bilmezler
Olurlar tâlib-i Mevlâ görüp Mevlâ'yı bilmezler
Cihân-ârâ cihân içindedir ârâyı bilmezler
Ol mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler
Kimisi hâle dem-beste olupdur kimisi kâle
Arar fakr ü fenâ içre bürünmüş köhne bir şâle
Erişmiş halk-ı cihân ez-pây-tâ-ser bir aceb hâle
Cihân-ârâ cihân içindedir ârâyı bilmezler
Ol mâhiler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler
Kimisi nefy ü isbât ile meşgûl oldu tenbîhe
Kimi tecrîd edüp Tûr-i tekellümden iner Tîh'e
Kimi tefrîd edüp üftâdedir vâdî-yi teşbîhe
Kimi takyîd etmişdir edüp ifrât tenzîhe
Cihân ârâ cihân içindedir ârâyı bilmezler
Ol mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler
Muhakkak etmeyenler reh-nümâ bir merd-i âgâhı
Çerâğ-ı dîde-i cân etmeyenler derd ile âhı
Münevver görmeyenler âlem-i zulmât-ı cân-gâhı
Bi-hakkı câh-ı sultân-ı sarây-ı “lî ma'allâh”ı
Cihân-ârâ cihân içindedir ârâyı bilmezler
Ol mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler
Girüp şâm u seher mânend-i Şems âlemde devrâne
Vücûdun etmeyen şem’-i cemâl-i aşka pervâne
Geçüp kayd-ı sivâdan olmayanlar akla bîgâne
Düşüp zencîr-i aşka durmayan dîvâne dîvâne
Cihân-ârâ cihân içindedir ârâyı bilmezler
Ol mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler