28 Nisan 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Ölenler iki türlüdür. Bir kısmı ölür, bir kısmı olur. Olanlar hakkındaki âyet-i kerîmelerden biri şudur : "وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ velâ tekûlu limen yuktelu fî sebîlillahi emvât, bel ahyâün velâkin lâ teş'urûn" . Diğer âyet-i kerîme de şudur : "وَلاَ تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ أَمْوَاتًا بَلْ أَحْيَاء عِندَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ velâ tahsebennellezîne kutilû fî sebîlillahi emvât, bel ahyâun 'inde rabbihim yürzekûn". Bunlar olmuşlar. Ölenler de kâfilerdir ve hayvanlardır. Hayvanlar ölür ve kâfirler ölürler. Ölmekle de kurtulmazlar.
Enbiyâ, Allah'ı sevenler, Allah'ın sevdikleri, ölmez, yaşar fakat gözden nihân olurlar. Hazret-i Allah, "Onlar için ölü demeyin" diyor. Kim onlar? Şehîdler, gâzîler, âdiller, ilmiyle âmiller, Allah'ı sevenler, Allah'ın sevdikleri, enbiyâ ve mürselîn. Allah onlar hakkında "Ölü demeyin" diyor. Çünkü onlar uludur. Ulu var, ölü var. Zâten Allah da hayları inzâr ediyor yani haylara hitâb ediyor. Allah'ın hitâbı dirileredir.