15 Ekim 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
![]() |
"Vemâ tevfîkî illâ billâh aleyhi tevekkeltü ve ileyhi ünîb" Muvaffakiyetim ancak Allah’ın yardımı ile olur. Ben yalnız O’na güvenir ve ancak O’na yönelirim" Sûre-i Hûd, Âyet 88 |
Beydâvî Hazretlerini, bir gün kan tutmuş, kendinden geçmiş. Hiç kimse Hazret'in kan tutmasından haberi olmadığı için vefât etti zannıyla götürüp defnetmişler. Merhûm, mezarda kan tutması baygınlığından ayılmış ve aklı başına gelmiş. Kendisini mezarda görünce hâl ü keyfiyyetin ne olduğunu ve artık hiç kimseden çâre ve imdâd olamayacağını bildiğinden, "Mu'în-i Hakîkî" ve "Destgîr-i Sahîh"i olan Hazret-i Allah'a gerçekden rabt-ı kalb ve teveccüh-i tâmm ile müteveccih ve müterakkıb durur iken Cenâb-ı Hakk ve Vehhâb-ı Mutlak, çarçabuk nebbâşı, yani kefen soyucuyu göndermiş. Nebbâş, gelip mezarı açmış, elini uzatıp kefeni çekeyim derken, Beydâvî Hazretleri nebbâşın eline sarılmış. Nebbâş da korkusundan düşüp bayılmış. Bir müddet sonra nebbâş ayılınca Beydâvî Hazretleri de mezardan kalkıp hırsız ile berâber evine gelmiş. Bakmış ki çocukları "Babamız öldü" diye ağlaşıyorlar, "Ağlamayın babanız geldi" diyerek eve girmiş.Kethüdâzâde Ârif Efendi, hâdisesinin en can alıcı noktası hakkında buyuruyorlar ki :
Merhûm, Cenâb-ı Allah'a öyle iyi teveccüh etmiş ki, Cenâb-ı Hakk onu kurtarmak için hemen kefen hırsızını göndermiş.Yukarıdaki âyet-i celîleden de anlaşılacağı gibi Allah'ın yardımı olmadan hiç bir iş başarılamaz. Bunu bilip, Cenâb-ı Hakk'a hakkıyla tevekkül ederek sâdece O'ndan yardım isteyenler, yedi kat yerin dibinde mahsûr da kalsalar, Allah'ın imdâdı onlara derhal ulaşır.