9 Mart 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Allahu Sübhânehû ve Teâlâ Hazretlerinden telâkkî etdikleri emirleri yerine getirmek üzere yeryüzüne inen iki melek konuşuyorlardı.
Birisi diyordu ki : "Allah Celle Hazretlerinden acâib bir emir aldım, onu îfâ etmeğe gidiyorum. Bir şehirde bir kâfir varmış ve sayılı nefeslerini tüketmek üzere imiş. Canı bir balık istemiş ve fakat onun yaşadığı ülkenin denizlerinde o balık bulunmuyormuş. Şimdi ben gidip o balığın bulunduğu denizlerden alacak ve o kafirin ülkesindeki denize bırakacağım. Balıkçılar o balığı tutacaklar, kâfirin yakınları da satın alıp pişirecekler ve bu son arzusu yerine geldikten sonra da Melekü'l-mevt onun canını alacak".
Diğer melek de şunları anlatıyordu : "Benim aldığım emir de bunun kadar acâib. Bir şehirde, fakîr ve âbid bir müslüman yaşıyormuş ve o da son nefesini vermek üzere imiş. Kırk küsur yıldır özlediği bir yemeği bir türlü bulup yiyememiş ve bu arzusunu da etrafındakilere açıklamış. Yakınlarından birisi gerekli malzemeyi temin ve tedarik ederek kendisine kırk yıldır özlediği o yemeği hazırlıyormuş. Ben de gideceğim, o hasta mü'mine arzuladığı yemeği yedirmemek için tenceresini devireceğim ve yiyemeden rûhunu teslim edecek".
Gerçekden her iki meleğin de aldıkları vazîfe acâib gibi görünüyordu. Öyle ya, bir kâfir arzuladığı balığı yiyebilmesi için, ülkesinin sınırları dışındaki denizlerden o balık tutulacak, onun bulunduğu ülke karasularına atılacak ve o kâfir o balığı yiyip öyle ölecek. Buna mukâbil, bir mü'min de kırk yıldır arzuladığı ve özlediği bir yemeği hazırladıkları halde, tenceresi devrilecek ve o da bu nimeti yiyemeden ölecek. Bu emr-i ilâhînin bir sırrı ve hikmeti vardı ama, neydi?
Üçüncü bir melek, onların bu müşkillerini şöylece halletdi : "Canı balık isteyen kâfirin hayırlı bir işi vardı. Oysa kâfir olduğundan âhiretde nasîbi olamazdı. Adâlet-i ilâhiyye tecellî ederek o kâfirin hayırlı işi, canı istediği balığı ikram edilmek sûretiyle mükâfatlandırılacak ve dünya hayâtından âhiret hayatına hiçbir alacağı kalmaksızın intikâl edecek. O mü'mine gelince, onun da işlediği küçük bir hatâ vardı ve bu hatâsı da dünyâ hayâtında kırk yıldır özlediği bir yemeği kendisine yedirmemek sûretiyle cezalandırılacak ve o mü'min de âhirete afv-ı ilâhîye mazhar olarak intikâl edecek ve orada ebedi nimetlere nâil olacak".