18 Ocak 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Dünyâ ve âhiret Efendimiz
Bir ulü'l-emr idik emrine girdik
Ezelden bî'atli hâkânımızsın
Er idik sâyende murâda erdik
Dünyâ ve âhiret sultânımızsın
Unuttuk İlhan'ı Kara Oğuz'u
İşledik seni gözbebeğimize
Bağışla ey şefî' kusûrumuzu
Bin küsûr senelik emeğimize
Suçumuz çoksa da sun'umuz yokdur
Şımardık müjde-i sahâbetinle
Gönlümüz ganîdir gözümüz tokdur
Doyarız bir lokma şefâ'atinle
Nedense kimseler anlamaz eyvâh
O kadar sâf olan dileğimizi
Bir ümmî isen de Yâ Resûlallah
Ancak sen okursun yüreğimizi
Suları tükendi gülâbdanların
Dinmedi gözümüz yaşı merhamet
Külleri soğudu buhurdanların
Aşkınla bağrını yakmada millet
Gelmemiş Türkçe'de Kays u Hassân'ın
Yok bizde ne Bürde ne Muallaka
Yolunda baş veren Âl-i Osman'ın
Lâl ile yazdığı tarihden başka
Ne kanlar akıtdık hep senin için
O ulu Kitâb'ın hakkıyçün azîz
Gücümüz erişsin ve erişmesin
Uğrunda her zaman döğüşeceğiz
Yapamaz Ertuğrul evlâdı sensiz
Cân verir cânânı veremez Türkler
Ebedî hâdimü'l-Haremeyn'iniz
Ölsek de Ravza'nı rûhumuz bekler
İdris Sabîh Bey
Rahmetullahi Aleyh
ÎZÂH
Bu şiiri yazan zât Medîne müdâfii Fahreddin Paşa'nın ihtiyat mülâzımlarındandır. Yani Birinci dünyâ harbinde Medîne-i Münevvere'yi müdafaa etmek üzere gönderilen ordunun bir mensûbudur. Fahreddin Paşa ve emrindeki askerler büyük bir gayret ve azimle düşmana karşı direnmiş fakat bir müddet sonra yapacak bir şey kalmayınca Medîne-i Münevvere'yi terketmek zorunda kalmışlardır. Bu şiir oradan ayrılmanın hüznüyle yazılmışdır.