Ölüm Ânında Gelen Melekler

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Ölüm ânında müttakîlere cennetin müjdecileri gelir. Çünkü Kur`ân'da ne diyor Cenâb-ı Allah, esteîzübillah, "اِنَّ الَّذ۪ينَ قَالُوا رَبُّنَا اللّٰهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلٰٓئِكَةُ اَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّت۪ي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ". Daha altı var. "نَحْنُ اَوْلِيَٓاؤُ۬كُمْ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَفِي الْاٰخِرَةِۚ وَلَكُمْ ف۪يهَا مَا تَشْتَه۪ٓي اَنْفُسُكُمْ وَلَكُمْ ف۪يهَا مَا تَدَّعُونَۜ". Böyle denizden katre, şemsden zerre olarak bir tercüme edelim bu âyeti. 

Şu kimseler ki, şu kutlu kişiler, Rabbimiz Allah dediler sonra müstakîm oldular. Ellerine, ayaklarına, gözlerine, kulaklarına, kablerine, a'zâ ve cevâhirlerine sâhib oldular ve istikâmet sâhibi oldular. Dürüst oldular, özü doğru sözü doğru oldular. "Ölüm ânında bunlara melekler gönderirim ben" diyor Cenâb-ı Allah, "müjdeci melekler gönderirim". Müjdeci melekler gelir der ki bunlara, "ellâ tehâfû, korkma gitdiğin yerden". Çünkü insan bilmediği bir yere gidecek, korkar, çekinir. Tek başına gidiyorsun. "ellâ tehâfû, korkma", "velâ tahzenû, mahzûn da olma". Neye? Bırakdıklarına. Mal, mülk, kasa, kese. On tâne fakülte bitirmişsin, hepsinin diploması dışarıda kalır. Doktor olmuşsun faydası yok. Mal, mülk, kasa, paralar da öyle. Banka defterleri, senedler, menedler, filan hiç birisi fayda etmez. Melekler geliyorlar, "Mahzûn olma!" diyorlar. Bırakdığın arazine, evine, barkına, çoluğuna, çocuğuna mahzûn olma. Neden? Bırakdıklarından milyonlarca daha fazlası sana ikrâm oluncak cennât-ı âliyâtda. "Bak cenneti görüyor musun?" derler. Bakıyor şimdi, görüyor cenneti. Eğer kâfirse cehennemi gösteriyorlar. Esteîzübillah, "وَلَوْ تَرٰٓى اِذِ الظَّالِمُونَ ف۪ي غَمَرَاتِ الْمَوْتِ وَالْمَلٰٓئِكَةُ بَاسِطُٓوا اَيْد۪يهِمْۚ اَخْرِجُٓوا اَنْفُسَكُمْۜ". Eğer sen görseydin, kâfirleri ve zâlimleri ölüm ânında görseydin eğer, görebilseydin eğer. Bir kimse bir daha gülmezdi, yataklar üzerinde sevgilileriyle cinsî münâsebetde bulunmazdı. Öyle dehşet, öyle korkunç, öyle bildiğin gibi değil hâdise. 

www.muzafferozak.com