Ölüm Döşeğinde Aklı Başına Gelen Hükümdar

14 Haziran 2022 tarihinde yayınlanmıştır.

Ahiret
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Vaktiyle bir hükümdar son nefesinde çağırmış vezir vüzerasını. 

Çok dikkatli dinlersen sana burada büyük bir zevk-i manevî ve büyük bir ibret var. Tabii ibretsiz göz sâhibinin başı üzerinde düşmanıdır, ibretsiz göz! İbretli göze sâhib ol. Bakıyorsun, ben de bakıyorum, hayvan da bakıyor, hepimiz bakıyoruz. Bakışımız bir ama, bir insanın bakışıyla bir hayvanın bakışı bir olmaz. İnsan gibi bak. İş bakmakla da değil, gör. Görmekle de değil, hakkıyla gör. Hak ve hakîkati gör. Şaşı olursa gözün, biri iki görürsün. 

Toplamış vezir vüzerâsını, dedi, "Ey vezirlerim, vüzeram! Bak, ordularım var idi, devletim var idi, dârâtım var idi, iki dudağımın arasındaydı bir çok insanların hayât ve memâtı. Faka o hâle geldim ki, anlıyorum ki, benim bu maraz-ı mevtimdir". Yani ölüm hastalığım demek. "Fakat ben, bu güzel günleri, hükümdarlık günlerimi, serîan geçirdim yani seriü'z-zevâl, hebâya verdim". 

Kim ki gününü Allah'sız geçiriyor, yazıklar olsun ona! Vah vah vah vah vah! Nefesini Allah'sız olarak sarfediyor, yazıklar olsun! O kişiye müjdeler olsun ki, her nefesde Allah'ı zikrediyor, Allah'ı unutmuyor. Allah'ı zikretmek, unutmakdan gelmez. Bazısı Allah'ı zikreder, unutanlara hatırlatır. Bazısı sevdiğini çok zikreder. Sen sevdiğinden çok zikret. Unutmak iyi değil. Unutanlar nefslerini unutdular. Nefsini unutan, Hakk'ı unutdu. Nefsini bilmeyen Allah'ı bilmez. 

"Şu hâlimi görüyorsunuz. Bütün etibbâ yani doktorlar elini çekdi benden. Ben anlıyorum ki ben dünyânın son menzilindeyim, âhiretin de ilk menziline doğru yürüdüm. Ama sizi vasiyet için buraya çağırdım, nasîhat için. O güzel günler geçdi. Ben, bugün tövbe eder ibâdete başlarım", iyi dinle! "Ben bugün tövbe eder ibâdete başlarım, yarın tövbe eder ibâdete başlarım"... 
Şu Ramazan gelsin inşallah o vakit ibâdete başlarım, tekâüd olayım başlayayım filan derken, yâhud kızı evlendireyim, oğlanı evlendireyim sonra başlayalım işe... 
"Fakat böyle olmadı iş, geldi ecel benim yakama sarıldı. Görüyorsunuz ya beni. Şimdi ben kendime muktedir değilim, bir mikrobun esîri oldum. Kaç memleketin sultânının tâcını başına giydirdimse, pâdişahının, kıralının, bugün bir mikrobun ben esîriyim burada. Bir sineği dahi kovamıyorum, sineğe sözüm geçmiyor. Mikroba, sineğe! Görün benim hâlimi, tövbe istiğfar ediniz ve Allah'a rücû edin. Benden ibret alınız. Benden ibret almazsanız, siz de ibret olursunuz sonra".
Târihden ibret almayanlar, târihe ibret olurlar. Bir daha söylüyoruz. Târihden ibret almayan, târihe ibret olur.

"Benden ibret almayan, halka ibret olur" dedi pâdişah. "Ümîd ederim ki inşâallah Cenâb-ı Hakk beni affeder" dedi. "Günahım çok fazla ama affeder, ümîdim öyle, mü'minim çünkü. Fakat korkuyorum, kabir azâbı şiddetli, dehşetlidir. Kabir azâbından beni korumak için başka bir şey düşündüm ben", kafayı işletmiş, "Beni, beyaz sarayım var", bir sarayı varmış pâdişahın, "o saraya bir tabutun içerisine koyunuz ve sarayın damına, tavanına asın. Ve beni asker beklesin gece. Vasiyetim budur size. İşte namazımı kıldırırsınız, benim için hatimler yaparsınız, duâlar, tevhîdler, mevlüdler okutursunuz" filan.

Bir adam karanlıkda yolda giderken arkasından ışık tutarlarsa adam önündeki çukuru görmez. Işığı önünde tutarsan basdığın yeri görürsün. Ne demek istiyorum biliyor musun? Ölmeden evvel bir hurmayı fukarâya vermen, yâhud bir zeytin tânesini, öldükden sonra senin için bin okka dağıtmaya bedeldir. Onun için hayatdayken yap bu işleri. Ele bırakma, bırakma geriye. El elin eşeğini şarkı söyleyerek arar sonra. Sen öldüğün gün ağlayan olduğu gibi sevinç ağlayanları da vardır. Makâmına göz dikmişlerdir, sevincinden ağlar adam. Bilmez ki o da oradan gidecek. Yani ölen imamın yerine ölecek olan imam tayin olur. Ölmüş kitapçının yerine ölecek olan kitapçı tayin olur. Sen var, buna kıyâs eyle. 

Ve öldü, hakîkaten dediği gibi yapdılar.  Nısfü'l-leylde gece büyük bir gürültü kopdu. Büyük bir âyât u beyyinât, ibret, halka. 
Allah bazen böyle yapar. Yüz senede, iki yüz senede, elli senede bir defa, halka merhametinden büyük âyetler gösterir. Görene! Köre ne! Görene! Köre ne!
Bir kıyâmet kopdu, koşdular tabutu açdılar. Tabutun her tarafı kapalı olduğu hâlde bir yılan pâdişahı yutmuşdu, yarıya kadar. Hemen öldürdüler yılanı, parçaladılar filan. Gene yerine asdılar. Nereden geldi buraya bu yılan, her taraf bakdılar, tabut kilitli. Bilmiyorlar ki pâdişahla beraber gitdi o yılan. Yılanı beraber gidiyor herkes buradan götürüyor çünkü yılanını.

Bir kumandan söyledi bana, anlatdı, "Adana'da bir zât bir mezar yapdırmış" dedi, elektrikli. Gâyetle mükellef asrî bir mezar yapdırmış.

Sen mezarın zâhirine bakma, bâtınına bak sen. Mezarın zâhiri ne kadar müzeyyen olsa, içi harâbsa felâketdir yani. Allah muhâfaza buyursun. 

O kumandan anlatdı, askerî kumandan söyledi, yapdırmış, demiş, "Gel seni götüreyim bak" demiş "ben kendime yeni bir kabir yapdırdım" demiş. 

Kendine kabir yapmaya bakma! O, ahmakların işidir. Kendini kabre hazırla! Kendine kabir hazırlama, kendini kabre hazırla!

"Düğmeye basdı, kapılar açıldı, bir de içeri girdik, ortada bir yılan, böyle dikine durmuş" diyor. "Adam dar çıkdı dışarı, ben de dışarı kaçdım" diyor. "Nereden girdi bilmiyoruz" diyor, "her tarafı kapalı". Fesübhânallah! Aynen böyle. Kumandan anlatdı bana gördüğünü. Bu yakınlarda olan bir hâdise, kitâbî değil, insan ağzından dinledim. 

Tekrar koydular. Tekrar bir gümbürtü kopdu. Açdılar gene aynı ejderha pâdişahı yutmuş yarıya kadar. Vurdular öldürdüler. Üç sefer böyle oldu. Dördüncüde meselenin hakîkatini bir veliyyullaha sordular. Dedi ki o, "Siz onu öldürmeye kalkmayın, o onun amelidir, ne yapsanız faydası yok, o onunla beraber kıyâmete kadar kalacak" dedi.
Ben cihanda nefsime zulm destim ile etmişem
Hem kamu halkı terahhum etmeyüp incitmişem
Gitmedim bir hatve râh-ı sâlihîne Hakk içün
Uyuban sû-i karîne iğri yola gitmişem

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön