2 Temmuz 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Amerikadaki bir sohbetlerinde hep ölümden bahsedip ölümü hiç unutmamak lâzım geldiğini ısrarla söyleyince dinleyenlerden birisi sordu, "Ölüm hep hatırımızda olursa hayatdan nasıl zevk alacağız?" dedi. Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Onda öyle zevk var ki, ölümü hatırlayanlar öyle zevkli ki, hayatdan zevk aldım diyenlere gülüyorlar. Tattıkları lezzeti bize de tattırmaya çalışıyor onlar, peygamberler, velîler filan. Sahâbe Peygamber'e diyorlar ki, "Biz ölümden korkuyoruz, nasıl olacak bu" diyorlar. Resûlullah diyor ki, "Ölüm ânı geldiği vakitde, siz ölümden korkmazsınız, ona koşarak gidersiniz" diyor.
Ölümden kimler korkacak, kimin korkması lâzım? Onun malını almış, ötekini dövmüş, ötekine sövmüş, herkese fenâlık yapmış, onlar korksunlar ölümden. Yoksa fenâlık yapmayan bir adam ölümden niye korksun? Âşık ile maşûkun kavuşması, vuslat var ölüm bâbında. Niye korksun, ebedî hayâta gidiyor, vatan-ı aslîye dönüyor. Yani doğan bir adam dünyâya çıkdı mı gurbete çıkmış gibi, öldüğü vakitde vatanına dönmüş gibi oluyor. Ama bir eli boş gitmek var, bir yüzü kara gitmek var, memlekete kepâzelikle dönmek var, bir de sevinerek gitmek var.
Sulehâdan birine sormuşlar, öldükden sonra rüyâda görmüşler, "Nasıl oldu bu iş" demişler, "yani ölümün acısını duydun mu korkusunu gördün mü?". "Vallahi ben hiç bir şey hatırlamıyorum, yalnız ben şunu hatırlıyorum. Benim karşıma bir zât geldi, bir gül uzatdı. Ben aldım o goncayı kokladım, bir de bakdım ki benim cesedimi yıkıyorlar teneşirde, sonra bakdım beni götürdüler musallâya koydular. Ben bunu biliyorum başka bir şey bilmiyorum" dedi.
Ölen ölümden korkar mı? Bütün âşıklar ölmüş demekdir, ölmeden evvel ölmüşdür. Ölen ölümden korkmaz. Onun için Resûl-i Ekrem ne buyuruyor, "mûtû kable en temûtu, siz ölmeden evvel ölünüz" diyor. Allah'a öyle bir teslîm olun ki Allah'a, işte nasıl ki ölü onu tutup çevirsen hiç mukâvemet göstermez, sen de Allah'a öyle teslîm ol, ölmeden evvel öl. Ölen adam bir daha ölümden korkar mı? Allah'ı seven ölümden korkar mı? Sevdiğinin kapısına gidiyor, oradan kovmazlar, dövmezler, mutlakâ seveni içeri alacaklar, bağırlarına basacaklar. O seviyorum diyor sevdiğinden korkuyor. O vakit sevmiyor demekdir.
Bir hikâye okudum, çok güzel. Gerçi bizim şarka mahsûs bir şey ama anlatacağım, tercümesini senin irfânına bırakıyorum. Bir dilenci varmış, dileniyor. Bizde kapıyı çalar dilenci, sadaka ister. Ev sâhibi vermeyecekse, "Allah versin" der, kapıdan öyle def eder. O kocakarı dilencilik yapıyormuş, uzun seneler dilencilik yapmış, sonra öldü, kabre koydular, melekler geldi, sordular, "Ne getirdin?". Kocakarı dedi, "Yâhu ben dünyâda kimin kapısını çaldımsa, 'Allah versin' dediler, biz Allah'ın kapısına geldik, siz de şimdi, 'Ne getirdin' diye soruyorsunuz. Ben dilenci bir kadınım, ne getireceğim size".
Korkacak olan korksun. Kim Allah'ı sevmiyor, mutlakâ O'nun kapısına gidecek o, onun üstüne kapıyı çevirirler.
Bir adam bir adama "eşek!" demiş, adam düşmüş bayılmış. Çünkü hiç böyle acı, böyle kötü söz işitmemiş hayâtında. Bayılınca, öteki adam onun kulağına eğilmiş, "eşek,eşek,eşek,eşek,eşek,eşek" diye seslenmiş. "Ne yapıyorsun?" demişler. "Alıştırıyorum" demiş. "Çünkü alışmadan bir daha işitirse gene bayılır" demiş. Şimdi ben de böyle söyleyerek ölüme alıştırıyorum sizleri, hazırlıyorum yani.
Kâlallahu Azze ve Cell, "اَلَٓا اِنَّ اَوْلِيَٓاءَ اللّٰهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ elâ inne evliyâallah lâ havfün aleyhim velâhüm yahzenûn". Kur`ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ bunu ilân etmiş, bak ne kadar güzel, bize en büyük müjde. "Elâ", âgâh olunuz, uyanınız, kulağınızı benden yana veriniz, "inne evliyâallah", muhakkak Allah'ın dostları, "lâ havfün aleyhim velâhüm yahzenûn", gitdiğiniz vakitde buradan, ne terk etdiğinize üzülün, mal mülk bırakıyoruz ya, çoluk, çocuk, ne ona üzülün, ne gitdiğiniz yerden korkun. Size ne üzülmek vardır, ne korku vardır diyor Allah. Müjdeyi buradan veriyor.
www.muzafferozak.com