Ölümün İki Çeşidi

3 Nisan 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

Vuslat
Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Allah her şeye kâdir u kayyûmdur, rabbimizdir. O'nu zikredeni O zikreder. "فَاذْكُرُون۪ٓي اَذْكُرْكُمْ fezkürûnî ezkürküm". O'na yürüyerek gidene O koşarak gelir. O'ndan isteyeni O mahrûm etmez. O semâvâta ve arda sığmamışdır fakat mü'minin kalbine sığmışdır. Sana senden yakındır, sen O'na uzaksın, yalaşmaya çalış. Abdiyyetle ma'bûdiyyete, "فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى fe kâne kâbe kavseyni ev ednâ" sırrına ermeye uğraş. Ömrünü hebâya, hevâya verme. Yani ömrünü boşa verme. Ömür ki zümrüdlerin kaybolsa eline geçmek ihtimâli vardır, bir dakîkalık ömrünü kaybetsen, milyonları versen bir daha eline geçmesinin ihtimâli yokdur. 
Allah'a kasem ederim ki, gene Kitâbullah'ın beyân üzere, melekü'l-mevt yanımıza geldiği vakit ki, yakın bir zamanda sana ve bana gelecekdir bu., sana ve bana gelecekdir, bir dakîkalık, bir dakîkalık kendisinden mühlet isteyeceğiz. "Bırak beni bir dakîka, bir parça, bir kere daha Allah diyeyim". Müsâade edilmeyecekdir. Ama âşık ve sâdıklara, Allah'ın sevgili kullarına, onlara edeben gelecek, Hakk'ın selâmını getirecekdir. Melekü'l-mevt yani Azrâil aleyhisselâm, "Ey âşık-ı sâdık! Hakk'ın sana selâmı var. Ne istiyorsun, sana ne muamele göreyim" diyecekdir. O kul diyecek ki, "Ben Hakk'a âşıkım, hemen gel işini gör, bu dağdağalı dünyâyı geriye atalım artık, sıkıntılar, kederler geride kalsın. Beni sevdiğim Rabbime vuslat ettir". İşte "Âşıklar için ölüm bâbında vuslat-ı cemâl vardır" dedikleri budur. Hakk'a mülâkât vardır. Kâfire mühlet yokdur. " فَاِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ لَا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ fe izâ câe ecelühüm lâ yeste'hirûne sâaten velâ yestakdimûn".
Hani size şöyle haber vereyim. Vaktiyle zâlim bir hükümdar geliyormuş, önüne bir zât çıkmış, üstü başı eskice. Yani ona öyle görünmüş. "Dur" demiş. Hükümdar, "Çekil önümden, şimdi gadab ateşim seni yakmasın, helâk etmesin, çekil önümden, defol git!" demiş. O zât, "Yok yok, sen beni önündne çekmeğe kâdir değilsin, ordun da beni senin önünden çekemez. Yani benim elimden seni kurtaramaz" deyince "Sen kimsin?" diye sormuş. "Ben melekü'l-mevtim" deyince hükümdar titremeye başlamış. "Ne istiyorsun?", "Hakk'ın emri var, şimdi senin rûhunu kabz edeceğim". "Aman bana mühlet ver, sarayıma gideyim, vasiyetimi yapayım", "Olmaz!" dedi. "Bir kere Allah diyeyim", "Olmaz!" dedi ve hemen rûhunu kabz etti. Düştü attan aşağı, öldü dediler, götürdüler.
 
Gene aynı melekü'l-mevt, aynı gün bir pazar yerinde, Hakk'a kulluğunu etmiş, kulluğun kadr u kıymetini bilmiş, Hakk ile sevişmiş, buluşmuş bir zâtın yanına gitti, omuzuna dokundu. O zât, "Buyrun, kimsiniz?" dedi. "Allah'ın sana selâmı var, Celle Celâluhû Hazretlerinin, ben O'nun melekü'l-mevtiyim yani Azrâil aleyhisselâmım. Hakk Teâlâ buyuruyor ki, o kuluma sor, istersen sana mühlet vereceğim, bırakacağım seni, yani dünyâda bir müddet daha kalacaksın, "Yok yok yok, hemen gel vazîfeni yap. Ben günlerden beri, senelerden beri, gece-gündüz, Hakk'a mülâkâtı istiyorum, benim arzum isteğim budur. Yalnız senden şu isteğim var. Mü'minin mi'râcı namazdır, ben namaza durayım, namazda benim rûhumu kabz eyle".
Bilmem anlatabiliyor muyum, müslümanlar. Efendiler! Bu gelici gelecek! Mamûr evler harâba dönecekdir. Tahtlar makâmlar elden alınacakdır. Yavrular yetîm kalacakdır. Bunu hiç hatırından çıkarma. Bunu hatırından çıkarmazsan o vakit ölüm korkusuyla Allah'a yaklaşacaksın.
Ölüm kâfiredir, hayvanadır, âşıklar ölmez! Âşıklar ebedî haydırlar. Çünkü onlar ölmeden evvel ölmüşlerdir. Ölmeden evvel ölenler, ölmezler, olurlar. Onlar için bâb-ı mevtde, vuslat-ı cemâl vardır ve Âgûş-i Muhammedî vardır. Sallallahu aleyhi vesellem.
Biz âşıkız biz ölmeyiz çürüyüp toprak olmayız
Karanlıklarda kalmayız bize leyl ü nehâr olmaz

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön