23 Nisan 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Dünyâ hayâtının sonu mutlakâ kabre varır. Kabir, âhiretin ilk kapısıdır. Her birimiz o kapıdan muhakkak geçeceğiz. Bunu kimse inkâr edemez.
Bir gün gelecek, güneş o gün de yine doğacak fakat biz o gün artık güneşi göremeyeceğiz. O gün herkes yine konuşacak fakat biz o gün konuşamayacağız. O gün, insanlar yine dükkanlarına, vazîfelerinin başına gidecekler ama bizim yolumuz yalnızlık evi ve amel sandığı olan kabre varacak. O gün sağ olanların yine elleri tutacak ve ayakları yürüyecek ama bizim ellerimiz tutmayacak, ayaklarımız yürümeyecek. O gün cansız at kapuya, taksîmât tapuya gelecek. O gün yine ezanlar okunacak ve namazlar kılınacak ama biz artık o ezanlara icâbet edemeyecek ve o namazları kılamayacağız. Başkaları bizim namazımızı kılacaklar.
Her gece evine yuvana döndüğün, çoluk çocuğuna kavuştuğun halde, o gün çıktığın yolculukdan evine dönemeyecek, ehline ve evlâdına kavuşamayacaksın. O gece yine her evde ışıklar yanacak ama senin vardığın ev karanlık kalacak. O gece herkes evinde yün veya pamuk yataklarına uzanarak istirahate çekilirken, seni o kapkaranlık evde kuru toprağa yatıracaklar, urgansız ve zincirsiz bağlayacaklar. Dönülmeyen yollara gidecek, onulmayan yaralarla yaralanacaksın. Doymayan gözlerin toprakla, kanmayan ağzın çamurla dolacak. Kafa tasında yılanlar ve akrepler yuva yapacak.
Konağın, hanın, hamamın, apartmanın başkalarına kalacak. Senin koltuğuna, senin iskemlene başkaları kurulacak. En sevdiklerin bile seni kısa zamanda unutacaklar. Yine yiyip içecek, gülüp eğlenecek, bıraktığın malı-mülkü, parayı har vurup harman savuracaklar.
O günleri hiç düşündün mü? Bu derdlere çâre aradın mı? Bu yaralara merhem buldun mu? Ebediyyet mi'mârını bulabildin mi? Yıkılacak evi bırakdın, yıkılmayacak eve sâhib olabildin mi? Sana geçici koltuğu, iskemleyi bıraktırdılar, ebedî makâmı kazanabildin mi?
Dünyâ, âhiretin tarlasıdır. Ebedî hayât, buradan kazanılır. Bu fânî âlemi, ebedî saâdete ve bâkî mülke tercîh edenler altını teneke ile değişen gâfiller gibidir. Her gün yakınlarından, dostlarından, ahbâb ve arkadaşlarından ölenleri gördükleri halde, dünyâ hayâtının fânî olduğunu da bildikleri halde, bundan ibret almayanlar, âhiretleri için hazırlık yapmayanlar, bu gafletlerinin cezâsını büyük bir nedâmetle ödeyecekler ve bu gibilerin âkıbetleri elbette iyi olmayacakdır.