23 Kasım 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
DOKUZUNCU BÖLÜM
TÖVBE HAKKINDADIR
Ey ömrü yetmişe ermiş kimse, acaba uyuyormu idin ki bu ömür heba olup gitti. Daima burada bulunmak için çalıştın. Bir kere gitmek tedarikini görmedin. Belki de gönlünden bile geçirmedin. Yarın kıyamette cennet azarı kurulacak; herkes orada ameline göre menzil alacaktır. Oraya ne kadar sermaye götürürsen o kadar kazanacaksın. Eğer müflis isen eline utanmaktan başka bir şey geçmeyecek. Bir çarşı ne kadar tıklım tıklım dolu olsa, eli boş giden o kadar perişan, mahzun döner. Elli akçelik bir malı, beş akçen eksik olsa alamaz, gönlün gam pençesiyle yaralı olarak dönersin. Elli yılın, elinden çıkmış gitmiştir. Giden geri gelmez. Bari geride kalan beş gününü olsun ganimet say; kıymetini bil. Ölünün dili olsaydı ağlaya inleye, bağıra çağıra şöyle diyecekti: «Ey diri insan! Dilin dönerken Cenabı Hakkı zikret. Dudaklarını yumma. Bizim zamanımız gaflet ile geçti. Sen bizim gibi olma, birkaç nefesini fırsat say.»
273
İHTİYARLIK ZAAFINDAN EVVEL GENÇLİĞİ
GANİMET SAYMAK HAKKINDA
Ey genç! Taat, ibadet yolunu bugün tut; çünkü
yarm ihtiyar olursun! İhtiyarlardan ise gençlik gelmez.
Gönlün rahat, gücün kuvvetin yerinde, meydan
geniş; haydi şu topu çeliver.
Ben gençlik gününün kıymetini bilmedim. Şimdi
bildin^ amma, elden çıkmış bulunuyor.
276
Felek öyle günlerimi kaptı ki, her birisi Kadir gecesinden
daha kıymetli idi.
Yük altındaki ihtiyar eşek ne yapabilir. Sen geç
git ki, yel ayaklı ata binmişsin.
Kırık kadehi ne kadar dikkatle kenetleseler, yine
sağlamı kadar değerli olmaz. Şu kadar var ki, bir
kadeh düşüp kırılacak olsa, iyi kötü onu kenetlemek
lâzımdır.
Sana: «Kendini Ceyhuna at» diye kim söyledi.
Böyle olmakla beraber, düştüğün zaman kurtulmak
için çırpınmaya bak.
Elinde temiz su varken gafletle elinden çıkarmışsın.
Şimdi abdest lâzım, su yok. Çâre ne? Temiz toprakla
teyemmüm etmelisin.
Koşu yarışma girdin, koşuda birincilik kazanmazsan
da, düşe kalka yürü.
Yel ayaklılar uçup gittilerse elsiz ayaksız gibi oturma.
Ey çok akıllı, hünerli kimse! Eğer akıllı isen sözüme
kulak ver: Sâdi’nin sözünü yerine getirecek olursan,
yüce feleği ayağın altına almış olursun.
HİKÂYE
Bir gece Feyd çölünde uyku ayağımı bağladı. Yürümeye
kudretim kalmadı. Yattım, uyudum.
Uyurken korkunç bir halde deveci geldi, başıma
deve yularıyla vurdu: «Kalk, ne yatıyorsun? Niçin
kalkmıyorsun? Çan çaldı, duymadın mı? Yoksa burada
ölmek mi istiyorsun? Yolculara, kafileye nasıl yetişirsin?
Deveci deve davulunu çaldı. Kafilenin bir
ucu konak yerine vardı. Bahtlı insanlar onlardır ki
davulcudan evvel kalkar, eşyalarını bağlayıp hazırlanırlar.
Çabuk kalkanlar yol alır, başkalarını geçerler.
277
Kervan gittikten sonra uyumanın ne faydası olur» dedi.
Birisi baharda arpa ekse, hasat çağında buğday
alabilir mi?
Hey uyuyan kimse! Şimdi uyanman lâzımdır. Seni
uykudan ölüm uyandıracak olursa, ne faydası olur?
Yüzündeki gençlik yerine, ihtiyarlık geldi. Gecen
gündüzoldu. Öyle ise gözlerini uykudan aç.
Ben, dalıa saçlarım ağarmaya başladığı gün hayattan
ümidimi kestim.
Yazıklar olsun şu kıymetli ömür geçti. Kalan şu
bir kaç nefes de geçecektir.
Geçen ömrüm heba olup gitti. Eğer çâresine bakmazsam
kalanı da öyle geçecektir.
Eğer harman sahibi olmak istiyorsan zamanıdır
durma. Tane ek, tımar et.
Kıyamet şehrine züğürt gitme. Gidip de hasretle
bakınmadan ne çıkar?
Eğer akimın gözü varsa, gözünü karıncalar yemeden
mezar için tedarikte bulun.
Çocuğum, sermayen varsa bir şey kazanabilirsin.
Sermayeyi yiyecek olursan, artık kazanç kapısı kapanmış
olur.
Şimdi çalış ki, su ancak kemerini geçiyor. Fakat
sel suyu başından aştığı zaman bir şey yapamazsın.
Şimdi gözün varken, gözyaşını yağdır. Ağzında
dilin varken özrünü söyle, itiraf et.
Can, her vakit bedende bulunmaz, dil de her vakit
ağızda dönmez.
Kusurdan dolayı özür beyan etmek lâzım ise, dilin
dönerken beyan et.
Kabrinde Münkir, Nekirin dehşetle soracakları soruların
cevaplarım bilenlerden, bugün öğren.
Şu aziz nefsini ganimet bil. Kuşsuz kafesin kıymeti
olmaz.
278
Ömrünü boş şeylerle geçirme. Fırsat ele az geçer.
Vakit ise keskin kılıçtır.
HİKÂYE
Kazayı ilâhı birisinin canının damarını kesti. Diğer
bir kimse onun ölümünden dolayı yakasını yırttı.
O kimsenin feryadını işiten keskin akıllı, ileriyi
görücü birisi: «Eğer ölen kimsenin eli olsaydı sizin elinizden
üstündeki kefeni yırtardı (mustarip olurdu).
Derdi ki: Benim için bu kadar kederlenmeyin, bu kadar
üzülmeyin. Öldümse ne oldu? Sizden bir iki gün
evvel sefere çıktım. Sen de öleceksin. Bunu galiba unutuyorsun
da benim için bu kadar üzülüyorsun.»
Hakikati gören insan, bir meyyitin üzerine, toprak
atarken ona değil, kendi üzerine attığının farkına
varır, yüreği yanar.
, Toprağa gömdüğün yavrucak için inleme. Çünkü
o, temiz geldi, temiz gitti.
Sen kendini düşün. Pâk geldin, sakın napâk gitmeyesin.
Eğer napâk gidecek olursan pek ayıp etmiş
olursun.
Kuşun ayağını bağlamak lâzımise, şimdi bağla.
Kaçacak olursa, ipin ucu elinden gitmiş olur.
Sen hayatmda çok kimselerin yerinde, yurdunda
oturdun. Yarın da senin yerinde başka kimseler oturacaktır.
Gerek pehlivan ol, gerek kılıç eri ol; dünyadan
ancak bir kefen götürebilirsin.
Yaban eşeği kemendini koparacak olsa bile kum
içine girdiği zaman ayağı bağlanır.
Senin de kuvvetin, kudretin; ayağın mezarın kumuna
batınca,ya kadar devam eder.
Bu çok yaşlı dünyaya gönül verme. Çünkü kubbenin
üzerinde toz durmaz.
279
Dün geçti, yarın daha gelmedi. Hesabı yalnız şimdiki
bir nefes üzerinde yapmaya bak.