Ömrünü Gafletle Geçirme!

1 Ağustos 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Zaman

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Verilen nimetin kadr ü kıymetini bil, şükrünü edâ et. Ölmeden evvel de hayâtının kıymetini bil, kendini ibâdet ve tâatda harca. Yani ömrünü buna sarf et. Sonra ağlamanın sızlamanın faydası olmaz. "Bugün tövbe edeceğim, yarın tövbe edeceğim" yâhud "Tekâüd olayım, işlerim biraz hafiflesin" dersen, işin bitdiği gün kapıya zâten teneşir gelir, cansız at yani tabut kapıya dayanır. Hemen başlayacaksın ibâdet ve tâata. Hemen îmânını tâzeleyeceksin. Her ân Allah diyeceksin. Her işinde Allah'la olacaksın, Allah'lı olacaksın, Allah'ı seveceksin, O'nun sevgisini bekleyeceksin, O'ndan korkacaksın. Emirlerini seve seve yapacaksın, cânına minnet, bâşınâ tâc bileceksin. Yasaklarından kaçınacaksın, korkacaksın celâlinden, hak ve gerçekdir. 
Böyle savsaklama kendini, "Aman dünyâdan biraz haz alayım". İçki sofrasından haz alma, namazdan zevk duy. Dünyânın kötü kelimelerinden zevk alma, Allah zikrinden zevklen. Hepsi yalan başdan aşağı ama ma'nâları sana sorulur. Hiç kimseye zulm olunmaz, herkes yapdığını bulur. Zerre kadar hayır işleyen hayrın mükâfâtını, zerre kadar şer işleyen de, kötülük yapan da, mutlakâ şerrinin felâketini görecekdir. Öyle diyor Allah Kur`ân-ı Kerîminde. Ama biz Muhammedîyiz, sallallahu aleyhi vesellem, Resûlullah'a tâbi olduk, O'nun yolundan yürür, O'nu şefî tutarsak, hemen tövbe edersek, cümle günahlarımızı affedeceğini Allah Kur`ân'da haber veriyor. 
Hattâ afla da bırakmıyor, affediyor, sonra günahları hasenâta tebdîl ediyor. Tövbe eden mü'minler, hâlis tövbe edenler, Allah yoluna baş koyanlar, Allah'a kıyâm edenler, Allah'a rükû' edenler, Allah'ı tesbîh edenler, Allah'a secde edenler, onların günahları afla kalmaz, ne kadar günahı varsa sevâba kalb olur. Yüz bin günahı vardı, affoldu, yüz bin sevâba kalb oldu. Bu fırsatı niye kaçıracaksın, güneş gurûba eriyor. Gelici pek yakında gelecek. Bugün-yarın derken vaktini geçirme. 
Sana bir kıssa anlatayım. Bir pâdişah, yani sultan... 
Tabii zevk u safâlı günler çabuk geçiyor. Soruyoruz bazen, "Yâhu Ramazan ne vakit geldi, hafta ne vakit geldi". Sevk u safâdasın, farkında değilsin Allah'ın verdiği nimetlerin. Hasta olsan vakit geçmez. Hasta olsan hiç vakit geçmez. Saat araba tekerleği olur. Bir hastayı bir odaya koyduk, iki sevgiliyi bir odaya koyduk. Aynı saatde yatdılar, sabahleyin açdık kapılarını sorduk, sevgililer diyor ki, "Ne vakit sabah oldu yâhu", hasta diyor ki, "Yâhu hiç gece bitmedi" diyor, "ne kadar uzundu gece". Aklını başına al, aç gözlerini, uyuma! Çok uyuyacaksın sonra. İftah ayneyk!

Pâdişah bugün, yarın derken ecel yatağına yatmış. İyi dinle, sana ibret olsun. Ecel yatağına yatdı, sonra vezîr vüzerâsını topladı, başına getirdi, dedi ki, "Ey vezîrlerim! Ey emîrlerim, askerlerim, kumandanlarım, paşalarım! Bakın beni görün, benden ibret alın. Şarkdan garba, iki dudağım arasındaydı halkın hayâtı ve memâtı, değil mi? Şimdi ben her şeyden âciz oldum. Bir yudum su yutamıyorum. Su var, yutmaya kudretim yok. Param var, harcamaya tâkatim yok. Vücûdum var, Hakk'a secde etmeye hâlim yok. İşte yatdım bu hâle, siz de bu hâle geleceksiniz. Ben pâdişah idim, benim hâlimi görün. Maalesef ben bugün yarın diyerek işi savsakladım, tövbe etmedim, Rabbime rücû' etmedim. Rabbine rücû' etmeden, tövbe etmeden ölenlerin hâli felâketdir. Ben korkuyorum kabir azâbından. Beni filanca sarayıma, bir tabutla tavanına altın zincirle asdırınız, toprağa gömdürmeyin, korkuyorum kabir azâbından".

O zavallı, dar görüşlü, bilmiyor ki Allah dilerse, cennetde insana azâb eder, cennetde! Allah dilerse cehennemde insanı mükâfâta erdirir. Nemrud'un ateşi İbrahim'i yakdı mı? Aleyhisselam. Halîl'in bıçağı İsmâil'i kesdi mi? Onlar sebebdir, müsebbib-i hakîkî Allah'dır Celle Celâluhû Hazretleri. 
Sen ister isen kullarını mağfiret etmek
Dûzahda döner yerleri gülzâra ilâhi

Allah kulunu affetmek istedi mi, cehennemde yerini gülzâra çevirir. Kâdir her şeye çünkü. 
Allah'ı iyi anla ve öğrenmeye gayret et. Kudretini, cemâlini, celâlini, kemâlini. Onun için buraya geldin. "وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ vemâ halaktü'l-cinne ve'l-inse illâ li ya'budûn", "illâ li ya'rifûn", öyle tefsîr etmişler. Gizli hazîne açıldı, sen bu âleme saçıldın. Vazîfen Allah'ı bilmek, Allah'ı bulmak, Allah'lı olmak. Unutma sakın vazîfeni, sonra felâket olur işin. Sonra bu'diyetde kalırsın, kurbiyyete eremezsin. Garîb olursun, karîb olmazsın. Karîb olanlar kurtuldular, garîb olanlar felâkete uğradılar âhiret âleminde. 
Bak şimdi ne olacak. Öyle söyledi ve öldü. Vasiyetini yerine getirdiler, sarayının bir odasında, diğer bir sarayının, metrûk bir sarayının, onu bir tabuta koydular, kitlediler, tavana asdılar, tavana, yüksek yere. Kabirde azâb oluyor, orada kurtulacak, öyle zannediyor. Zâten öyle zannetmese o güne kadar tövbeyi geç bırakmazdı. Öyle zannetdiğinden tövbeyi geç bırakdı. Etrâfına asker çevirdiler, gece bekliyorlar. Bir felâketdir kopdu, tabutun içerisini açdılar, bir kara yılan pâdişahı yarıya kadar yutmuşdu. Anlatan Eşrefoğlu Rûmî, ondan söylüyorum, yerini de söyleyeyim sana. Kaddese sırrah. Hemen yılanı öldürdü askerler. Gene yerine koydular, okuyarak. Bir müddet sonra gene bir feryâd kopdu. Gene açdılar, gene aynı yılan pâdişahı göbeğine kadar yutmuşdu. Gene parçaladılar yılan. Gene arkasından bir feryâd kopdu, bakdılar ki, yılan yutmuş pâdişahı, azâb etmekde. Sonra çıkdılar, büyük velîlere sordular, bu nedir diye. Dedi ki, "Onu öldürmeye kalkmayınız, siz onu öldürmezsiniz", "Neden?", "O ölen zâtın ameli idi". 
Herkes dünyâda ne ise, âhiretde odur. Çünkü âhiret denilen nesne, kabir denilen nesne, insanın amel sandığıdır. Bir adamın ameli yılan olup da, zâhiren insan olursa, kabirde mutlakâ o amel onun boynuna dolanacakdır. Onun için iç tarafını insan etmeye çalış. Kötü huylarını terket. İbâdete koyul. Zâhirni şerîatın nûruyla, bâtınını aşkullah, muhabbetullah ile münevver kıl. Allah aşkıyla, Muhammed aşkıyla, Muhammed zevkiyle. 
"قُلْ هُوَ الَّذ۪ي ذَرَاَكُمْ فِي الْاَرْضِ kul hüvellezî zeraaküm fi'l-ard", Sizi kürre-i arddan Allah toplayacak. Yaratdı, öldürecek. Toplandın, dağılacaksın. Doğdun, öleceksin. Yapılan binâ, yıkıldı. Toplananlar, dağıldı. Doğanlar, büyüdüler sonra öldüler. Her sene neşr olunan nebâtât, sonbaharda ölüyor. Görebilirsen, hep bizi gösteriyor bu. Ben bu câmiye elli üç senensinden beri devâm ediyorum, kaç defa doldu boşaldı burası. Haberin yok. Yer sana onu söylüyor altından ama sen duymuyorsun ben ne yapayım. Bu minber de onu söylüyor bana, "Ben üzerimde nice hatîbleri eskitdim" diyor bana, duymuyorum ben, o ne yapsın. Görenedir görene, köre nedir köre ne! Geçiyoruz.

Mü'minler! İki şeyi unutma, sözün kısası. Biri, Allah'ı unutma, biri, ölümünü unutma. O vakit fenâlıkdan kaçacaksın. Allah'ı unutan, ölümü unutan, felâkete gitdi. Hangi iş yapdığın vakitde, Allah'ın onu gördüğünü, Allah'ın sana senden yakın olduğunu, bildiğini, işitdiğini, duyduğunu bilmen, bir de ölenleri görüp de, "Ben de bu hâle geleceğim" diye düşünmen, seni Allah yoluna doğrultacakdır. Allah'ı unutmayanlar, ölümlerini unutmayanlar, saâdete erdiler. Allah'ı unutanlar, nefislerini unutdular, ölümü unutanlar, nefislerini unutdular, onlar da felâkete erdiler. İki yol gösterdik, aklı başında olanlara. Birisi, rüşd yolu, birisi, felâket yolu. Biri eğri, biri doğru. Doğru yol İslâm yolu, Kur`ân yolu, Hazret-i Muhammed'in çizdiği yol, sırât-ı müstakîm. O yolun nihâyeti, cennet, cemâl, rıdvânâ gider. Eğri yolun nihâyeti cehennemdir. 
"Efendi ne kadar cehennemden bahsediyorsun" deme bana. Ben bahsetmiyorum, Allah bahsediyor. Bin emir var Kur`ân'da, bin nehiy var. Bin vaad var, bin vaîd var. Allah hemen küfrü söyler arkasından îmânı, hemen cennetin arkasından cehennemi. Allah Kur`ân'da öyle zikreder. Hemen cehennemi söyler hemen arkasından cenneti söyler. Çünkü cennet Allah'ın cemâli ve kemâliyledir. Cehennem Allah'ın celâlidir. "Lâ mevcûde illâ hû"dur, anlayan için.  

Bu âlem bir hayâl ancak
İşi hep mekr ü âl ancak
Eyü yadlı ne etdinse
Sonu bir bir suâl ancak

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön