Onda Bu Para Bende Bu Fakirlik Sende Bu Ense Varken

7 Temmuz 2017 tarihinde yayınlanmıştır.

Muzaffer Efendi
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin yeri geldikçe anlattıkları enfes latîfelerden biri de şudur :
Adamın bir paraya sıkışmış, bir arkadaşından yardım istemiş. O arkadaşı demiş ki : "Seve seve verirdim ama maalesef bende de para yok ama sana istediğin parayı verebilecek zengin birisini tanıyorum. İstersen sana onun yerini tarif edeyim, ona gidip benden selâm söylersen, ihtiyacın olan parayı verir". Paraya âcil ihtiyacı olan adamcağız ne yapsın, çâresiz arkadaşının teklifini kabul etmiş. Onun tarif ettiği yere gitmiş, o zengin adamı bulmuş, arkadaşının selamını söyleyip, ihtiyacı olan meblağı istemiş. O zengin adam şöyle demiş : "Hay hay, elbette veririm ama bir şartla. Birazdan burada bir tren duracak, trenden yağ fıçısı gibi şişman ve kısa boylu, ensesi de kilise direği gibi kalın bir adam inecek, o adamın ensesine kuvvetli bir tokat vuracaksın. Ben de sana istediğin parayı vereceğim".

Paraya ihtiyâcı olan adam "Ben nasıl böyle bir şey yapabilirim? Ben o adama tokat atarsam, adam beni mahkemeye verir, başım belâya girer" diyerek vazgeçmek istediyse de zengin adam "Sen merak etme, hiç bir şey olmaz, sen yeter ki bir şeyler uydur" demiş. Zavallı adam çâresizlikden bu acâib teklifi kabûl etmiş. Tren gelmiş, tarif edilen adam trenden inmiş, paraya ihtiyacı olan adam usulca yaklaşıp adamın ensesine şırraak diye bir tokat patlatmış. Tabii tokatı yiyen adam fena halde sinirlenmiş ve geriye dönüp "Ne vuruyorsun ulan!" diyerek adamın yakasına yapışmış. Adam "Sizi bir arkadaşıma benzettim, biz onunla böyle şakalaşırdık, çok özür dilerim" deyince tokatı yiyen şişman adam yumuşamış ve "fesübhanallah" diyerek oradan uzaklaşmış. Zengin adam daha önce anlaştıkları gibi parayı vermiş ve "Ne zaman paraya ihtiyacın olursa yine gel" diyerek adamı uğurlamış.

Adamcağız iki hafta sonra yine paraya sıkışmış, hemen aklına o zengin adam gelmiş, yine ona müracaat etmiş. Zengin adam, "Hoşgeldin ama daha bir saat yirmi dakika var" demiş. Adam "neye" diye sormuş. Zengin adam "trene" deyince zavallı adam meseleyi anlamış. Yine aynı adam trenden çıkınca ensesine bir tokat vuracak ve parayı alacak. Bu sefer nasıl bir mazeret bulacağını kara kara düşünürken tren gelmiş, şişman adam trenden inmiş. Adam cesâretini toplayıp aynı şekilde şişman adamın ensesine olanca gücüyle tokatı patlatmış. Tokatı yiyen adam yine aynı adamı karşısında görünce deliye dönmüş ama mazeretini önceden hazırlayan adam "Aman efendim hiç vurur muyum? Ayağım kaydı, bir yere tutunayım derken, elim sizin ensenize geldi, siz de vurdum zannetiniz" diye mazeret beyan edince adam yine yumuşamış ve "lâ havle" çekerek uzaklaşmış.

İki hafta sonra aynı hâdise üçüncü defa tekerrür edince, tokatı yiyen şişman adam fenâ halde hiddetlenmiş ve "Ulan yine mi sen!" diyerek adamı kıskıvrak yakalamış. Tokat atan adam bakmış bu sefer şişman adamın elinden kurtuluş imkânı yok, son çâre olarak şöyle demiş : "Dur arkadaş! Önce sana söyleyeceklerimi iyice bir dinle, sonra istersen beni döv, istersen öldür, ne yaparsan yap. Bak, şurada duran adamı görüyor musun? Onda bu para, bende bu fakîrlik sende de bu ense varken sen daha çok tokat yersin".
www.muzafferozak.com

Listeye geri dön