30 Temmuz 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Orhan Şâik Gökyay, ömrünü Türk Dili ve Edebiyatını vakfetmiş, müstesnâ bir ilim adamıdır. Burada onun hayatını anlatmak yerine eserlerinden ve hizmetlerinden bahsetmek istiyorum. Hoca'nın hayâtını, talebesi Prof. Dr Günay Kut'un hazırladığı eserden okuyabilirsiniz.
Son zamanlarına kadar, bir tarafdan öğrenmek için hiç durmadan çalışan, diğer tarafdan da bildiklerini öğretmek için büyük emek harcayan Hoca, arkasında çok kıymetli eserler ve talebeler bırakmışdır. Gençlik yıllarında şiirle de meşgûl olan Hoca'nın, Türkçe ve Türklük sevgisi aşk derecesindedir. İşte o aşkla gece gündüz çalışarak, Türk Dilinin hazînelerini ortaya çıkarmaya çalışmışdır. Bakınız ondaki aşkı, talebesi Prof. Dr. Günay Kut nasıl anlatıyor :
Orhan Şâik Gökyay, merak, tecessüs, dikkat, enerji, sürekli araştırma, ihtiras derecesinde öğrenme gibi meziyetlere sahip olmakla beraber, daha da önemlisi kendi kültürüne âşık ve ona herkesi âşık etmek isteyen bir edebiyatçımızdır. Sanki İzzet Molla'nın beyti onun üstün meziyetini bütün zenginliğiyle ifâde etmek içindir :
Kâşki sevdiğimi sevse kamu halk-ı cihân
Sözümüz cümle hemân kıssa-i cânân olsa
Onun yaptığı en öneml iş, bence, bu sevdiği, âşık olduğu kültürü kendi milletinin insanlarına aktarmak, tanıtmak, sevdirmektir. Bu bakımdan da görevini hakkıyla yapmış bir hocadır.
Son yazılarımızda ondan yapmış olduğumuz alıntılardan da anlayabileceğiniz gibi, Hoca, mesâisinin önemli bir kısmını, Türk Dili ve Edebiyatı alanında çalışanlara rehberlik etmek için harcamışdır. Hepsi de birbirinden öğretici ve yol gösterici olan pek çok tenkid yazısı kaleme almasının hikmeti de budur. Bu yazıların bir kısmı sonradan bir araya getirilmiş ve kitap olarak da yayınlanmışdır. Bunlardan biri, daha önce tanıtımını yapdığımız, Dergâh Yayınevi tarafından yayınlanan, "Destursuz Bağa Girenler" başlıklı eserdir. Pek çok makâlesi de, Hoca'nın vefâtından sonra, İletişim Yayınları tarafından üç cild hâlinde yayınlanmışdır.
Hoca'nın kitap olarak yayınlanan çalışmalarına gelince;
Bunlar arasında en önemlisi Dede Korkut üzerine yaptığı çalışmalardır. Hoca, ilk olarak 1938 yılında yayınladığı çalışmasını, geliştire geliştire muazzam bir eser hâline getirmişdir.
Hoca'nın Kâtip Çelebi üzerine yapdığı çalışmalar da çok kıymetlidir. Kâtip Çelebi'nin hayâtı ve eserleri hakkındaki "Kâtip Çelebi, Hayatı ve Eserleri Hakkında İncelemeler" ile Kâtip Çelebi'nin "Mîzânü'l-hak fî ihtiyâri'l-ehak" ve "Tuhfetü'l-kibâr fî esfâri'l-bihâr" adlı eserleri bu çalışmaların meyveleridir.
Hoca'nın eski Türk kültürünü yeni nesillere aktarmak maksadıyla yapdığı pek çok çalışma vardır. Mercimek Ahmed'in Kâbusnâme'si, Ahmed Râsim'in Eşkâl-i Zamân'ı, Gelibolulu Mustafa Âlî'nin, Hâlâtü’l-Kahire mine’l-âdâti’z-zâhire'si, Zekeriyyâzâde'nin, Ferah Cerbe Fetihnâmesi, Molla Lutfî'nin Harnâmesi bunlardan bazılarıdır.
Hoca'nın en büyük hizmetlerinden biri de, ilerlemiş yaşına rağmen, büyük bir gayretle Evliya ÇelebiSeyahatnâmesini neşretmek üzere çalışmalar yapmış olmasıdır. Eserin ilk cildini banda almış, bu cild onun okuduğu şekilde yayınlanmışdır.
Rûhu şâd olsun.