8 Mayıs 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Eh şimdi Ramazan, biraz daha konuşalım, belki işleriniz filan var ama Ramazan'dan hâriç sizi pek bulamıyorum. Bir kaç kelime fazla konuşalım. Belki burada terliyorsun ama yarın yevm-i kıyâmetde güneşin insanların beyni üstüne ineceği ve beyinlerin kafataslarında kaynayacağı vakitde terlemezsin. Burada Allah için terleyenler orada terlemez. Burada Allah için ağlayanlar orada ağlamaz. Burada gülenler orada çok ağlayacaklar fakat burada Allah için ağlayanlar orada ağlamayacaklar. Burada Allah için terleyenler orada terlemeyecekler, arşın gölgesinde, Hazret-i Muhammed'in civârında iskân olunacaklardır ve Resûl-i Ekrem'in, o muhterem peygamberin, kendi eliyle âb-ı kevserden nûş edecekdir.
Şimdi susuz ol da bak göreceksin, suyun kıymetini bileceksin. Allah sana yemenin, içmenin, suyun kıymetini bildiriyor. Mahşer günü işte böyle açız. Ancak oruç tutanlar Hazret-i Allah'ın sofrasında bulunacaklar, Resûlullah'ın sofrasında, arşın altında. Hattâ bir kısım kimseler cennete gizli olarak götürülürler de cennetin kapılarına vardıkları vakit hâzin onlara sorar "Siz buraya nasıl geldiniz?" der. Onlar, "Biz dünyâda Allah'a gizli ibâdet ederdik, Allah da bizi buraya gizli olarak getirdi" derler. Bu lutuf oruç tutanlar için, senin için bu müjde!Efendi Hazretlerinin bu beyânâtından da anlaşılacağı gibi orucun bir hikmeti de mahşerin dehşetini hatırlatmasıdır. Oruçla gelen açlık ve susuzluk insanın mahşer günündeki çâresizliğini ve perîşânlığını remzeder. Oruç vesîlesiyle o günün dehşetini bir nebze de olsa göz önüne getirebilenler Cenâb-ı Hakk'ın rızâsına uymayan her türlü işden kaçınır ve O'nun bütün emirlerine itâat ederler.