13 Mayıs 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Bektâşînin biri her gece sahura kalkar, herkesden önce sofraya oturur, bir güzel karnını doyurur fakat ertesi gün orucu yermiş. Bir gün iki gün üç gün bu hep böyle devâm edince, karısı bir gün dayanamamış ve kocasına dönüp, "Ulan mülhid herif! Bre zındık herif! A alçak herif! Her gece sahuru ziftleniyorsun, gündüz de orucu yiyiyorsun. Seni kör olasıca edebsiz herif!" diye bağırıp çağırmaya başlamış. Bektâşî hiç sükûnetini bozmadan karısına dönüp demiş ki, "Peki sana bir şey soracağım, oruç tutmak nedir?". Kadın "Farzdır" demiş. Bektâşî, "Tamam, peki sahura kalkmak nedir?" diye sormuş. Kadın, "Sünnetdir" deyince Bektâşî, "A kör olasıca karı! Oruç tutmuyorum, farzı yerine getirmiyorum diye sahura da kalkmayıp sünneti de terk mi edeyim" demiş.
Siz şimdi buna gülüyorsunuz ama hiç gülmeyin, bugün de bunu yapanlar çok. Görmüyor musunuz, bir alay adam var, Ramazân-ı Şerîf'de bile namaz kılmıyor, câmiye uğramıyor ama bayram sabahı namazı hiç ihmâl etmiyor. Neyse biz onlara da kızmıyoruz, bir şey dediğimiz yok, yeter ki kılsınlar da, ne kadar kılarlarsa kılsınlar. Senede iki defa da olsa câmiye gelmek bir îmân alâmetidir.