"Oruçlu İçin İki Sevinç Vardır" Kudsî Hadîsinin Îzâhı

30 Mayıs 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
Ramazân-ı Şerîf orucu hakkındaki bir hadîs-i kudsî'de şöyle buyrulmuşdur :

إِنَّ الصَّوْمَ لِي وَأَنَا أَجْزِي بِهِ إِنَّ لِلصَّائِمِ فَرْحَتَيْنِ إِذَا أَفْطَرَ فَرِحَ وَإِذَا لَقِيَ اللَّهَ فَرِحَ
Oruç bana âitdir, orucun ecrini ben vereceğim. Oruçlu için iki sevinç vardır. Biri iftar ettiğinde, diğeri de Allah'a kavuştuğunda.

Bu hadîs-i kudsîyi orucun üç mertebesine göre îzâha çalışalım :

Oruç tutan kişi sadece mide orucu tutuyorsa, açlık ve susuzluk ona zor gelir, iftar vaktinde karnı doyunca sevinir. Orucun bu mertebesi pek makbûl olmasa da Allah bu şekilde oruç tutan kullarına da ecir verir. Kul, âhirete gittiğinde tuttuğu orucun mükâfâtı olarak bir çok cennet ni'metlerine nâil olur yani cennet-i ef'âle giderler. Dünyâda gözü yemek içmekde olan kişi âhiretde de yemek içmekden hoşlanacağı için bu cennet-i ef'âlin sayısız nimetlerini görünce sevinir.

Oruç tutan kişi, mide orucu tutmakla kalmaz da bütün a'zâlarına oruç tutturursa, yani harama bakmazsa, gıybet etmezse, yalan söylemezse, küfür etmezse, fuhşiyyât dinlemezse, kötü yerlere gitmezse, harama el uzatmazsa makbûl bir oruç tutmuş olur ve bu mücâhedesinin karşılığı olarak iftar vaktinde Allah'ın rahmet nazarına uğrar. Hakk'ın rahmet nazarına uğrayan kişinin günâhı mağfûr olur, günâhı mağfûr olanın duâsı da kabûl olur. Orucu bu şekilde tutanlar, bu büyük nimete erdikleri için ferahlar ve sevinirler. Orucu böyle tutanlar, Cenâb-ı Hakk'ın sıfatları ile sıfatlandıkları yani oruçluyken Samed ismine, iftarla imsak arasında da Fâtır ismine mazhar oldukları için, Allah'a mülâkât ettiklerinde alacakları mükâfât da çok büyükdür. Bu mükâfât cennet-i sıfatdır ki bu cennetin ni'metleri ef'âl cennetinin ni'metlerinden çok daha latîfdir. 

Oruç tutan kişi, orucunu üçüncü mertebede tutarsa yani Hakk'dan gayrı ne varsa kalbinden atarsa, mâsivâdan yüz çevirir ve dâimâ Hakk'ın zikri ile meşgûl olursa bu kişinin iftar vaktindeki sevinci bir başka olur çünkü kurbiyyete nâil olur. Orucu böyle tutan bir kişi Allah'a mülâkât ettiğinde de cennet-i zâta dâhil olur ve "فِي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِندَ مَلِيكٍ مُّقْتَدِرٍ fî mak'adı sıdkin inde melîkin muktedir" âyet-i kerîmesi ile beyân olunan yüce makâma nâil olur.

Gel ey Hakkı bu ekl u nevmi koy fakr u fenâ iste
Ki vîrân olsa ten köşkü bulursun genc-i pinhânî
Listeye geri dön