Oyuncu ve Alaycı Zâkirler

24 Şubat 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Tekke
Aşağıdaki yaşanmış hikâyeyi Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinden dinlemişdim : 
Vaktiyle sarhoş bir Bektâşî, bir Halvetî tekkesine gitmiş ve zil-zurna sarhoş vaziyetde devrâna girmiş. Ağzı leş gibi kokan sarhoşu hemen farkeden zâkirler, birbirleriyle işâretleşerek Bektâşî'ye bir oyun oynamaya karar vermişler. Zikrullahda "Bedevî Topu" tabir edilen bir usûl vardır ki o esnâda zikir halakaları top gibi toplanır ve dervîşler yukarı doğru hareket edip âdetâ zıplayarak zikrederler. İşte zâkirler tam bu esnâda Bektâşî'yi çekiştirip tam ortaya almışlar. Bektâşî zâten ayakda zor durduğu için ne olduğunu bile anlayamadan kendisini "Bedevî Topu"nun tam ortasında bulmuş. Bir araya toplanıp sımsıkı bir kütle hâline gelen dervîşler hep birden "Yâ Hayy" diye nidâ ederek hep berâber zıplamaya başlayınca Bektâşî'nin feleği şaşmış. Sarhoş olduğu için midesi altüst olmuş fakat o halde iken kalabalıkdan sıyrılıp kaçması da katiyyen mümkün olmadığından ne yapacağını şaşırmış. Her iniş-kalkışda midesi ağzına gelen ve kendisine oyun oynandığını anlayamayan zavallı Bektâşi çâresizlikden, kaş göz işareti ile derdini anlatmaya çalışmış ama nâfile. Çok geçmeden zikrin en coşkulu bir ânında Bektâşî artık dayanamamış ve midesindekileri olduğu gibi çıkarmış. Oyuncu zâkirlerin  hepsi zâten bu anı bekledikleri için oyunun son perdesini de oynamışlar ve hep bir ağızdan "Taşdı rahmet deryâsı, gark oldu cümle âsî" diye başlayan imeşhûr lâhiyi okumaya başlamışlar...
Tekkelerin iyice bozulmaya yüz tuttuğu dönemde, zikir meydanlarını sahneye çeviren şeyhler, zâkirliği profesyonel ses sanatçılığına çeviren zâkirler, dervîşliği de tekkelerin vâridâtı üzerinden kolayca geçinme mesleği hâline getiren dervîşler, o derece çoğalmışdır ki gerçek dervîşler, ihlâslı zâkirler ve kâmil mürşidler parmakla gösterilir hâle gelmişdir. Daha önce de başka vesîlelerle değindiğimiz gibi tekkeler, bazılarının zannettiği gibi dışarıdan gelen hücûm ve taarruzlarla yıkılmamışdır. Tam tersine, içeride yaşanan bozulma ve tefessüh sebebiyle mahvolmuşdur. Vaktiyle en ufak bir menfaat gözetmeksizin sabahlara kadar zikir ve hizmet peşinde koşan, malını da canını da bu yola vakf eden o fedâkâr insanlar gitmiş, yerlerine tek derdi menfaat celbetmek olan, ucuz hesaplar peşinde koşan, tekkenin çayına çorbasına göz diken bir acâib zümre gelmişdir ki bunlar bırakınız tasavvuf veya tarîkati, şerî'atden bile bî-haber kişilerdir. Yukarıdaki hikâyede olduğu gibi, Allah'ın zikrini oyun gibi gören, sarhoşu zikir meydânında istifrâ ettirip üstüne bir de "taşdı rahmet deryâsı" diye ilâhî okuyan adamlar, şeytanın yapamadığını yapmaya muvaffak olmuşlar ve yüzlerce yıllık o cânım müesseseleri perme perîşân etmişler, düşmânları güldürmüşler, dostları hüngür hüngür ağlatmışlardır. 

Sûre-i En'âm'daki   "وَذَرِ الَّذِينَ اتَّخَذُواْ دِينَهُمْ لَعِبًا وَلَهْوًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَذَكِّرْ بِهِ أَن تُبْسَلَ نَفْسٌ بِمَا كَسَبَتْ لَيْسَ لَهَا مِن دُونِ اللّهِ وَلِيٌّ وَلاَ شَفِيعٌ وَإِن تَعْدِلْ كُلَّ عَدْلٍ لاَّ يُؤْخَذْ مِنْهَا أُوْلَئِكَ الَّذِينَ أُبْسِلُواْ بِمَا كَسَبُواْ لَهُمْ شَرَابٌ مِّنْ حَمِيمٍ وَعَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُواْ يَكْفُرُونَ" âyet-i kerîmesi tam da bu gibi zavallılar hakkındadır. Cenâb-ı Hakk bu âyet-i kerîmede "Bırak o dinlerini oyun ve eğlence edinen ve dünyâ hayâtının kendilerini aldattığı kimseleri..." buyurarak bu gibileri cehennem azâbı ile tehdîd ediyor.


www.muzafferozak.com
Listeye geri dön