MuzafferOzak.com (Türkçe)

Vaktiyle Mekke-i Mükerreme'de bir sôfî varmış, aşkı gâyet ziyâde imiş, dâimâ yana yakıla zikirler yapar, hây u hûlar edermiş. Bir gün yolda güzel bir kadın görmüş, ona âşık olmuş. Bu ânî aşk, kalbinde öyle bir yer etmiş ki, âşık olduğu kadını hiç aklından çıkaramaz olmuş. Bakmış olacak gibi değil, hemen hırkasını, tâcını çıkarmış ve şeyhlerin meclisine gitmiş. Orada bulunan meşâyih hazerâtına demiş ki, "Bu hırka ve tâc sizlere emânet. Bana böyle bir hâl oldu. Eğer bu hâlden kurtulursam gelir emânetlerimi geri alırım. Yok eğer kurtulmazsam, sizde kalsın ki yalancı olmayayım. Zîrâ şimdiye kadar hây u hûyum Allah için idi. Şimdiden sonra edersem kadın için ederim, böyle bilesiniz".

Tarîkat libâsından soyunan sôfî, köşesine çekilmiş ve o gece sabaha kadar ağlamış, sızlamış ve eski hâline kavuşmak için Allah'a yalvarmış. Nihâyet Cenâb-ı Hakk'ın inâyeti erişmiş ve o kadına olan aşkı, kalbinden tamâmen silinmiş ve önceki hâline kavuşmuş yani gönlünde muhabbetullahdan başka bir muhabbet kalmamış. Ertesi gün, yine o meşâyih meclisine gitmiş, tâcını ve hırkasını geri almış.

Bu sôfî, böyle büyük bir vartaya düşdüğü halde, acabâ bir gecede, eski hâline nasıl kavuşabilmiş, bunu hikmeti neymiş, biliyor musunuz? Halkın kendisini kınayacağını bildiği halde, doğrulukdan, dürüstlükden ayrılmaması, riyâya, gösterişe, aldatmacaya sapmamasıymış. Malum ya, yalan yalnız kâlde yani sözde olmaz, hâlde de olur. Kâldeki yalandan sakınmak yetmez, hâldeki yalandan da son derece sakınmak lâzımdır ki asıl zor olan da budur. Kişinin kâli doğru olsa da, hâli yalansa, hâli yamandır.

Ya göründüğün gibi ol
Ya olduğun gibi görün

Özü Sözü Bir Olan Sôfî