23 Mart 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri anlatmışlardı :
Said Efendi demiş ki pâdişaha, "Benim bir Arab'ım var" demiş. O vakit Araplar İstanbul'da güzel dolma yaparlardı, zeytinyağlı dolma, pazarlarda satarlardı, saraydan çıkma Araplar. "Şöyle dolma yapıyor, böyle dolma yapıyor" pâdişaha medh etmiş. Pâdişah demiş ki, "Said, zamanı geldiği vakitde ben sana haber veririm" demiş. "Bir gün inşallah senin saâdethânene geliriz" filan demiş. Gizli bir emir Arab'a, siyâhîye. "Efendin sana dolma yap diyecek, dolmayı yapmayacaksın. Ancak seni taht-ı nikâhına alıp tefrîc edecek o vakit yapacaksın". Gizli emir veriyor pâdişah, irâde-i pâdişâhî. "Said Cuma akşamı sizdeyiz" demiş. Said Efendi doğru eve. "Dadı! Pâdişah geliyor, dolmayı yap, göster sanatını". "Olmaz" demiş. "Olamaz Efendim, hem ben söyleyemem de, üstüme varma benim". "Ne oldu, ne oldun?". "Benimle evleneceksin, tefric edecen beni, yatakda yatacağız beraber, sonra ben dolmayı yaparım". "Sen deli mi oldun? Sen benim annem yerindesin, beni sen küçükken salladın". "Salladım, malladım ama ben söyleyemem böyle şeyleri, benim üstüme varma valla Said". Anlamış Said Efendi işi, "Peki" demiş imam çağırmış, nikah kıydırmış. Arap'la yatağa yatmışlar, kalkmışlar filan. Pâdişah gelmiş, dolmayı yiyor, "Aman Saidçim" demiş, "Dolma hakîkaten dediğinden daha a'lâ. Gene sen dadına söyle bir dolma daha yapsın bana". "Valla sultânım, dolma helâl olsun ama şu Arap'la beni yatırma Allah'ını seversen" demiş.