6 Şubat 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Vaktiyle pâdişâhlar, şeyhleri çağırırlar ve derlerdi ki : "Bize nasîhat et ki hem biz dünyâmızı ve âhiretimizi te'mîn edelim hem de halkımız râhata kavuşsun, adâletle ve hoşlukla geçinsin ve 'ind-i ilâhîde mes'ûl olmayalım".
Abbâsî halîfelerinden birisi Şakîk-i Belhî'yi çağırdı ve dedi ki : "Yâ Şeyh! Bana bir yol göster ki, hem dünyâmı hem de âhiretimi ma'mûr edeyim".
Şakîk-i Belhî ona şöyle dedi : "Allah senin eline üç kuvvet verdi. Bunlardan biri kamçın, diğeri kılıcın, diğeri de hazînendir. Eğer kamçını dâhildeki zâlimlere karşı, kılıcını vatan hâricinde bulunan düşmâna karşı, hazîneni de memleketin i'mârı için, mektebler, medreseler, aşhâneler, hastahâneler ve yollar yaptırmak için kullanırsan, o vakit sen önde, milletin arkanda, doğru cennete gidersiniz, hem dünyâda hem âhiretde. Eğer böyle olmayıp da, kamçını mazlûma karşı kullanır, kılıcını da kendi milletine karşı çevirirsen ve elindeki hazîneyi de şehevâtına harcarsan, sen önde milletin arkanda, doğru cehenneme gidersiniz, hem dünyâda hem âhiretde".
Bu sözler halîfeye çok tesir etti ve halîfe ağladı.Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Sonradan kargalar ve tilkiler, şeyh kıyâfetine girdiler. Bunlara tâbi' olan sultânlar da leşe gittiler. Kargaya tâbi' olan, elbet ki leşe gidecekdir.
Mürşid, sâlikini ve kendisinden yardım isteyeni boş çevirmez ve onu Hakk'a ve hakîkate götürür, onun iki cihânda necâtını ve felâhını te'mîn eder. Ama tabii kendisinden yardım ve nasihat isteyen kişi onun sözüyle âmil olursa. En mühim olan da budur. Onun için Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyuruyorlar ki, "En fazla korktuğum fâsık âlimlerdir". Çünkü avâmdan bir fâsıkın yapacağı fenâlık, hayâtıyla kâimdir. Halbuki bir fâsık âlimin yapacağı fenâlık, bin sene hattâ iki bin sene dünyâ yüzünde devâm eder.