Pasaportuna Muhammed Mustafâ'nın İmzâsını Koydur

Pasaportuna Muhammed Mustafâ'nın, sallallahu aleyhi vesellem, imzâsını koydur. Nasıl ki bir milletin hudûdundan içeri girerken, o milletin memurları geliyor da, "Hani pasaportun?" diye soruyorlar, sonra pasaportuna bakıyorlar, eğer o devletin yetkili makâmından vizesini aldınsa, seni içeri alıyorlar, vize almadınsa sokmuyorlar ya, işte yarın kabre vardığında, Allah hükûmetinin memurları da pasaportunda Muhammed Mustafâ'nın ismine, imzâsına yani vizesine bakacaklar. Kimin Muhammed Mustafâ'dan vizesi yoksa, yani Cenâb-ı Peygamber onu ümmetliğe kabûl etmediyse, onun hâli yamandır. 

"Rabbim Allah" diyorsun ama acabâ Allah seni kabûl ediyor mu? "Peygamberim Muhammed Mustafâ" diyorsun ama bu suçlarla, bu yüz karalığı ile Peygamber seni ümmetliğe kabûl ediyor mu? Hiç bunu düşündün mü? "Rabbim Allah", "Dînim İslâm" diyorsun ama bu senin kendi iddiân. Acaba seni defter-i îmâna, defter-i islâm'a kaydettiler mi? Çünkü, "وَمِنَ النَّاسِ مَن يَقُولُ آمَنَّا بِاللّهِ وَبِالْيَوْمِ الآخِرِ وَمَا هُم بِمُؤْمِنِينَ ve minen nâsi men yekûlu âmennâ billahi ve bil yevmil âhıri ve mâ hüm bi mü'minîn"  âyet-i kerîmesiyle beyân olunduğu üzere, bir çok insan vardır ki, "Ben Allah'a ve kıyâmet gününe inandım" diyor ama Allah bunlar hakkında, "وَمَا هُم بِمُؤْمِنِينَ Onlar mü'min değildir" diyor. Halbuki kendince inanıyor ama Allah bunlar için "onlar mü'min değildir" diyor. Allah diyor, ben demiyorum! 

Çok mühim konuştuğum sözler! Sözlerim sana ninni gelmesin. Uyuma! Yakın zamanda büyük bir uykuya dalacaksın. Kim bilir kaç bin sene uyuyacaksın. Kıyâmete kadar uyursun. Tabii eğer rahat verirlerse.

İş orada. Bak! Pasaportunun kaydına bak, kayda kayda! Muhammed Mustafâ pasaportuna imzâyı koydu mu? Haberin var mı? "Benim pasaportuma imzâsını koydu mu koymadı mı bilmiyorum" mu diyorsun? Eğer şu anda kalbinde Peygamber'e bir muhabbetin varsa, bil ki Peygamber senin pasaportuna imzâyı ve vizeyi koymuşdur. Peygamber, sallallahu aleyhi veselleme salât ü selâm okuyor musun? O'nun ismini andığın vakitde, Ehl-i Beyt'ini işittiğin vakitde, ashâbını duyduğun vakitde, evliyâsını işittiğin vakitde, kalbinde bir titreme, bir muhabbet peydâ oluyor mu? Oluyorsa sana müjde olsun! Tûbâ! Müjde olsun! Yok eğer "Ezan mı okundu, kâmet mi edildi, Peygamber'in sahâbesi mi, Ehl-i Beyt'i mi, evliyâsı mı, ulemâsı mı konuşuldu, benim hiç haberim bile yok" diyorsan o vakit ağla! Ağlayamazsan niye ağlayamıyorum diye ağla! Çünkü sonra çok ağlayacaksın!