30 Ocak 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, bir bayram günü Bacı Sultan'la beraber bayram ziyaret için kayınpederinin evine geliyor. Onlar otururken kapı çalınıyor, Efendi Hazretlerinin kayınpederi açıyor kapıyı, gelen zâta "buyurun" diyor. Kapıdaki zât, "İçeride Efendi Hazretleri var, onu istiyorum" diyor. Bunun üzerine Efendi Hazretleri kapıya çıkıyor ve o zâtla görüşüyor. Bundan sonrasını Efendi Hazretlerinin dilinden dinleyelim :
Çıkdım, bakdım, hiç tanıdık bir sîmâ değil. "Kiminle müşerref oluyoruz efendim?" diye sordum. "Evlâdım hiç muhayyileni zorlama, beni tanıyamazsın. Bendenize Perîşân Baba derler. Yüz senedir toprak altındaydım, şimdi kalkdım, ilk olarak sizi ziyarete geldim" demesin mi! Sonra "Bana biraz para ver" dedi. Böyle deyince ister istemez şübhelendim, "sakın bu adam dolandırıcı filan olmasın" dedim kendi kendime. Çünkü o sıralar dolandırıcılar dadanmışdı. "Bu da yeni bir dolandırıcılık usûlü mü acâba?" diye düşünürken, o zât dedi ki, "Korkduğun gibi değil. Bana birkaç kuruş kâfî. Bir de sana zahmet içerden Bacı Sultan'ı çağırıver". Hanım'ı çağırdım, geldi. Bir mikdar para verdim o zâta. O da parayı benden alıp hemen Hanım'a verdi ve duâ etdi bize. Sonra bana şu müjdeyi verdi, "Hem kızın hem oğlun olacak" dedi ve "Haydi Allahaısmarladık" diyerek gitdi. Onu uğurlayıp içeri girdikden sonra aklım başıma geldi, "bu zât evliyâullahdan bir zât olsa gerek" dedim ve hemen cama koşdum, aşağı bakdım. Binâdan çıkan kimse yok. Hemen aşağı indim, bakdım sokakda da kimse yok. Sanki kuş olup uçdu mübârek".
Neden sonra anlaşılıyor ki bu Perîşân Baba Tarîk-i Bektâşiyye ricâlinden bir zât imiş. Selânikli Arnavud Hasan Dedebaba'nın postuna oturan Konyalı Perişan Hafız Ali Baba ile karıştırılmışdır. Bazıları da iki Perişan Baba'yı aynı şahıs zannetmiş, "Konyalı Perişan Mehmed Ali Baba" şeklinde tek bir isim zikretmişlerdir. Asıl ismi Mehmed'dir ve Türâbî Baba'nın bendegânındandır. Ömrünün çoğunu Hacı Bektâş Velî dergâhında geçiren Perîşân Baba, icâzetini aldıkdan sonra İstanbul'a gelmiş, Kazlıçeşme'deki Eyrek Baba Dergâhını ihyâ ederek, orada hizmet etmiş ibâdullaha. Şâirliği de olan Perîşan Baba'nın bazı nutukları bestelenmişdir. Hazret, 1283 hicrî senesinde Hakk'a yürümüşdür. Efendi Hazretleriyle görüşmesi hicrî 1383 senesinde gerçekleşmişdir. Ne acâib değil mi? Vefâtından tam yüz sene sonra ortaya çıkmış Hazret.
Hazret'in kabir taşındaki kitâbe de çok manidâr. Bizzât kendisinin kaleme aldığı ve vefâtına târih düşürdüğü o manzûme şudur :
Esef itme tesellî bul neşr-i haşre delâletdir
Gelir diğer giden lâ-büdd felâketden etme şekvâyı
Kahr lutf-ı celâlîdir cemâli 'ayn-ı bil mutlak
Sefer itse eğer merdüm bırakup köhne Dünyayı
Tutalım ten türâb oldu eğerçi mürg-i rûh ammâ
Karışdı Çârdeh Ma'sûm'a bulup firdevs-i a'lâyı
Halîm ü Hamîd lebsin giyüp Se'bu'l-mesânî'den
Libâsın tâzeler tahsîl idüp ism-i müsemmâyı
Çıkardım târihim rûşen 'ayn râ fâ vü cîm'den kim
Bi-hân "Lâ taknatû" remzin gözet imrûz ferdâyı
Sene 1283
Teberrükden bahsederken, bu hâdiseyi de zikretmeden geçemedim. Çünkü bu da bir nevi teberrük hâdisesidir. Perîşân Baba'nın Efendi Hazretlerinden biraz para istemesi, sonra aldığı parayı Bacı Sultan'a vermesi, bunu göstermekdedir. Efendi Hazretlerinin o sıralar biraz mahzûndur. Yaşı elliye yaklaşmış ama o vakte kadar çocuk sâhibi olamamışdır. Arkasında hayırlı bir evlad bırakmak istemekdedir ve bunun için duâ etmekdedir Allah'a. İşte bu hâdise ile çocuk müjdesini almış, hem de bir değil iki evlâdı olacağı kendisine müjdelenmişdir. Nitekim bu hâdiseden bir yıl kadar sonra ilk evlâdı, beş yıl kadar sonra da ikinci evlâdı dünyâya gelmişdir.
Daha önce de söylediğimiz gibi, teberrük tevessülün bir nevidir ve eşyâya, maddeye taalluk eder. Teberrük için para kullanılması da çok vâki olmuşdur. Evliyâullahın âdetidir, bereket için para verirler. Nitekim Efendi Hazretleri de teberrük için para verirler, gıcır gıcır banknotlar ihsân ederlerdi. İşi bilenler, o parayı harcamazlar, saklarlar. Bereket parası denir o paralara.
Şunu da söylemeden geçmeyeceğim. Malûm ya, herkes evliyâ türbelerine akın ediyor, oralarda duâ ediyor, evliyâ ile tevessül ediyor, onların hürmetine Allah'dan murâdını istiyor. Bir de Allah'ın öyle kulları var ki, evliyâsını onların ayağına gönderiyor. Hem de öyle böyle göndermek değil, mezarından kaldırıp gönderiyor. Fa'tebirû yâ uli'l-ebsâr!