27 Kasım 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Resûl-i Ekrem Efendimizin pek çok ismi, unvânı ve lakabı vardır. Hiç kimseye bu kadar çok isim ve lakab verilmemişdir. Zîrâ ismin çokluğu müsemmânın büyüklüğünü gösterir. Yani bir kimseye ne kadar çok isim verilmişse, o kimsenin kıymeti o kadar yüksek demekdir. Nitekim Cenâb-ı Hakk'ın isimleri lâ-yuad velâ yuhsâdır yani sayısızdır. Resûl-i Ekrem Efendimiz, Allah'dan sonra en yüce varlık olduğu için, isimleri, unvanları ve lakabları pek çokdur. Bazı âlimler iki yüz, bazı âlimler üç yüz kadar isim ve lakab zikretmişlerdir. Bunlardan bir kısmı Kur`ân'da, bir kısmı hadîslerde geçer. Merâk edenler Delâilü'l-Hayrât, Şifâ ve Mevâhibü'l-Ledünniyye isimli eserlere bakabilirler.
Efendimiz aleyhi's-salâtü vesselâmın Kur`ân'da zikrolunan isimlerinin başında O'nun en meşhûr ismi olan Muhammed gelir ki dört yerde zikredilmişdir. Kur`ân'da zikrolunan diğer ism-i şerîflerinden bazıları ve geçdikleri âyetler şunlardır :
Ahmed, Müzzemmil, Müddessir, Şâhid, Mübeşşir, Nezîr, Şehîd, Yâsin, Tâhâ, Abdullah, Raûf, Rahîm, Azîz, Mü'min, Müheymin, Hakku'l-Mübîn, Resûlün Mübîn, Azîm, Nûr, Dâî, Siracün Münîr, Hâdî, Burhân, Kavî, Müzekkir, Rahmeten-lil-âlemîn, Nimetullah, Urvetü’l-Vüskâ.
O'nun diğer bazı ism-i şerîfleri, lakabları ve unvanları da şunlardır :
Hâmid, Mahmûd, Hâmîd, Ahyed, Vahîd, Tâhir, Mutahhar, Tayyib, Seyyid, Resûl, Nebiyy, Resulü'r-rahme, Kayyim, Câmi', Mükteff, Mukaffi, Resûlü'l-melâhim, Resulü'r-râhâ, Kâmil, İklîl, Habîbullah, Safiyyullah, Neciyyullah, Kelîmullah, Hâtemül-enbiyâ, Hâtemü'r-rusül, Muhyî, Müncî, Nâsır, Mansûr, Nebiyyü'r-rahme, Nebiyyü't-tevbe, Ma'lûm, Şehîr, Şâhid, Meşhûd, Beşîr, Münzir, Misbâh, Hüdâ, Mehdî, Münîr, Mücîb, Mücâb, Hafî, Afuvv, Velî, Emîn, Me'mûn, Kerîm, Mükerrem, Mekîn, Metîn, Mübîn, Zû Hurme, Zû Mekâne, Zû İzz, Zû Fadl, Mutâ', Mutî', Kademu Sıdk, Rahme, Büşrâ, Gavs, Gays, Gıyâs, Hediyyetullah, Sırâtullah, Sıratın Müstakîm, Zikrullah, Seyfullah, Hizbullah, Mustafâ, Müctebâ, Müntekâ, Ümmî, Muhtâr, Ecîr, Cebbâr, Ebu'l-Kâsım, Ebu't-Tâhir, Ebu't-Tayyib, Ebû İbrâhim, Müşeffa', Şefî', Sâlih, Muslih, Müheymin, Sâdık, Musaddak, Sıdk, Seyyidü'l-Mürselîn, İmâmü'l-Müttakîn, Kâidül İzzil Mühaccelîn, Halîlü'r-Rahmân, Berr, Meberr, Vecîh, Nesîh, Nâsih, Vekîl, Mütevekkil, Kefîl, Şefîk, Mukîmü's-Sünne, Mukaddes, Rûhu'l-Kudüs, Rûhu'l- Hakk, Rûhu'l-Kıst, Kâf, Müktef, Bâliğ, Mübelliğ, Şâf, Vâsıl, Mevsûl, Sâbık, Sâik, Hâd, Mühted, Mukaddem, Fâdıl, Mufaddal, Miftâh, Miftâhü'r-Rahme, Miftâhü'l-Cenne, Alemü'l-îmân, Alemü'l-yakîn, Delîlü'l-Hayrât, Musahhihu'l-hasenât, Mukîlü'l-Aserât, Safûhun Ani'z-zellât, Sâhibü's Şefâ'a, Sâhibü'l-Makâm, Sâhibü'l-Kadem, Mahsûsun bi'l-izz, Mahsûsun bi'l-mecd, Mahsûsun bi'ş-şeref, Sâhibü'l-vesîle, Sâhibü's-Seyf, Sâhibü'l-Fadîle, Sâhibü'l-İzâr, Sâhibü'l-Hücce, Sâhibü's-Sultân, Sâhibü'r ridâ, Sâhibü'd-derecete'r-refî'a, Sâhibü't-Tâc, Sâhibü'l-Miğfer, Sâhibü'l-Livâ, Sâhibü'l-Mi'râc, Sâhibü'l-Kadîb, Sâhibü'l-Burâk, Sâhibü'l-Hâtem, Sâhibü'l-Alâme, Sâhibü'l-Burhân, Sâhibü'l-Beyân, Fasîhu'l-Lisân, Mutahharu'l-Cenân, Üzünü Hayr, Sahîhu'l-İslâm, Seyyidü'l-Kevneyn, Aynu'n-Na'îm, Aynu'l-İzz, Sadullah, Sadu'l-Halk, Hatîbu'l-Ümem, Alemü'l-Hüdâ, Kâşifü'l-Küreb, Râfiu'r-Rüteb, İzzü'l-Arab, Sâhibü'l-Ferec.
Bu ism-i şerîflerin manâlarını öğrenmek istiyorsanız Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin Envârü'l-Kulûb nâmındaki eserinin 3. cildinin 24. dersine bakınız. Bu ism-i şerîfler, yukarıda adı geçen eserlerin şerhlerinde de îzâh edilmişdir.
Bir de âriflerin ve âşıkların, şâirlerin ve edîblerin Hazret-i Peygamber için kullandıkları zarîf ve ârifâne ifâdeler, unvanlar, lakablar vardır ki bunların da sayısı pek çokdur. Şiirlerde ve edebî eserlerde karşımıza çıkan bu isim ve unvanlara da şu misâlleri verebiliriz :
Ahmedü'l-Muhtâr, Ayn-ı Rahmet, Bedriddücâ, Şemsidduhâ, Nûrilhüdâ, Cân-ı âlem, Cedd-i Haseneyn, Dürr-i Yetîm, Eşrefü'l-Haddeyn, Eşrefü'l-a'la, Habib-i Kibriyâ, Şefî'-i Rûz-i Cezâ, Melce-i Fukarâ, Kân-ı Atâ, Kân-ı Şefâat, Kân-ı Kerem, Mahbûb-i Hudâ, Mefhar-i Mevcûdât, Mefhar-i Kâinât, Mefhar-i âlem, Fahr-i âlem, Fahr-i Enbiya, Mefhar-i benî-âdem, Mustafâ, Müctebâ, Nebiyyü'l-Arabi, Nur-ı Hudâ, Pâdişeh-i Bathâ, Padişeh-i Cümle Nâs, Padişeh-i Enbiyâ, Serdâr-ı Enbiyâ, Server-i Enbiyâ, Pertev-i Şem'-i Hakîkat, Şems-i Hakîkat, Peygamber-i Âlî-Cenâb, Pîşvâ-yı Enbiyâ, Rehber-i Râh-ı Selâmet, Rehber-i Uşşak, Rehnümâ-yı Râh-ı Hakk, Resûlullah, Resûlü's-Sekaleyn, İmâmü'l-Harameyn, Ceddü''s-Sıbteyn, Sebeb-i Hikmet-i âlem, Sebeb-i Hikmet-i Âdem, Server-i Kevneyn, Seyyidü'l-Kevneyn, Sultân-ı A'zam, Şâh-ı Âlem, Şâh-ı Enbiyâ, Şâh-ı Rusül, Şefiü'l-Müznibin, Şehidü'l-Enbiya.
Bütün bu isimleri ve unvanları zikretmekden maksad, Resûl-i Ekrem Efendimizin şân-ı vâlâsını bildirmek, O'nun Allah katındaki makâmını göstermek, O'na tazîmi, hürmeti ve muhabbeti telkîn etmek, O'na salât ü selâm okumayı teşvîk etmekdir. Zîrâ iki dünyâda da necâtımız, felâhımız, saâdetimiz hep buna bağlıdır. Allah bizi habîbi Muhammed'inden ayırmasın.
Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin bi adedi evrâki'l-eşcâr ve katarati'l-emtâr ve emvâci'l-bihâr, vağfirlenâ verhamnâ veltufnâ yâ erhame'r-râhimîn.