5 Aralık 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Peygamberimiz, insanların en cesuruydu, en yüreklisiydi, en yiğidiydi. O, hiç bir tehlikeden korkmazdı, hiç kimseden çekinmezdi. Neden? Çünkü Peygamber Allah'dan başka bir şeyden korkmaz da ondan. Nitekim Cenâb-ı Hakk peygamberleri hakkında şöyle buyurmuşdur : "اَلَّذ۪ينَ يُبَلِّغُونَ رِسَالَاتِ اللّٰهِ وَيَخْشَوْنَهُ وَلَا يَخْشَوْنَ اَحَدًا اِلَّا اللّٰهَۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ حَس۪يبًا". Manâsı şu, "Onlar ki risâlet vazîfesiyle gönderilmişlerdir, ancak Allah'dan korkarlar, Allah'dan başka kimseden korkmazlar". Resûl-i Ekrem Efendimiz peygamberlerin seyyididir, hepsinden üstündür, O'nda Hakk korkusundan gayrı bir korkunun zerresi dahi yokdur. Şimdi O'nun şecâatine denizden bir katre, şemsden bir hüzme kabîlinden bir kaç misâl verelim :
- Efendimizin hiç kimseden korkmadığını en açık delîli, risâlet vazîfesini yerine getirmek için tek başına bütün kavmini karşısına almış olmasıdır. Zîrâ peygamberliğini ilan etdiğinde Kureyş müşrikleri ona karşı cebhe almış ve O'na her türlü eziyet ve cefâyı yapmışlardı. Efendimiz, uzun müddet onların eziyet ve cefâsına sabretmiş, müşriklerin hiç bir tehdîdi O'nu korkutmamışdır. Müşriklerin baskısı dayanılmaz derecelere geldiğinde ashâbına hicret izni vermiş, kendisi Mekke'de kalmışdı. Hemen hemen bütün ashâbı Medîne'ye göçdüğü hâlde, O Mekke'de kaldı ve her gün Kâbe’ye gidip ibadete devâm etdi.
- Kendisine sûıikasd tertîb edildiğini ve evinin kuşatıldığını bildiği hâlde, korkusuzca evinden çıkdı ve düşmanların yüzüne bir avuç toprak saçarak onların bakar-kör gözleri önünde vakûr bir yürüyüş ile Mekke'den ayrıldı.
- Efendimiz emr-i ilâhî ile Mekke'den çıkdıklarında bir müddet Seyyidinâ Hazret-i Ebûbekir ile bir mağarada oturdular. Onların izini süren müşrikler o mağaranın kapısına kadar geldiklerinde, Hazret-i Ebûbekir Efendimiz telaşlandı, Resûl-i Ekrem'e bir zarar erişecek diye endîşe etdi. Efendimiz hemen onu teskîn etdi, "lâ tahzen, innallahe meâna" yani "Mahzûn olma, Allah bizimle" buyurdu.
- Kahramanlığı sebebiyle esedullah yani Allah'ın arslanı lakabına lâyık görülen İmâm-ı Ali kerremallahu vecheh Hazretleri buyuruyor ki, "Bedir savaşında düşan hücûmu artınca biz Resûlullah'ın arkasına sığınırdık. O ise, düşmana en yakın yerde dururdu. O gün, O'nun ne kadar korkusuz olduğunu bir kere daha gördük. Bu savaşdan sonraki savaşlarda da, çarpışmalar şiddetlendiği zaman O en önde, biz O'nun gerisinde olurduk".
- Efendimizin hicretden önce de sonra da pek çok düşmanı vardı. Bâhusûs müşriklerle yapılan savaşlarda öldürülenlerin yakınları arasında O'na kînlenen pek çok kimse vardı.