17 Ocak 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Som altından yuvarlak bir levha üzerinde biri 52, diğeri 48 kırat büyüklüğündeki iki büyük elmas ile ortadaki büyük elmasın etrafındaki pek çok elmas parçasından müteşekkildir. Büyük elmasların her ikisi de kenarları pahlı ve düz kesimlidir. Son derece sâde görünümlü ama paha biçilmez derecede kıymetli olan bu eser, Ravza-yı Mutahhara'ya Sultan I. Ahmed Hân tarafından hediye edilmişdir. Sultan Ahmed Hân, gerek Mekke-i Mükerreme'de gerek Medîne-i Münevvere'de tamiratlar yapdırmış, bu tamir çalışmaları için büyük paralar sarfetmiş bu meyânda Harameyn-i Şerîfeyn'e pek çok kıymetli hediyeler de göndermişdir. İşte bu da onlardan biridir.
Parlaklığından dolayı Kevkeb-i Dürrî adı verilen bu eşsiz eser, Hazret-i Peygamber'in Muvâcehe-i Şerîfesi tarafında Kabr-i Şerîfi üzerinde asılı imiş. Esmârü'-t-Tevârih sâhibi Şem'î Efendi'nin beyânına göre, yalnız büyük elmas, o vakitler elli bin altın kıymetinde imiş. 20. yüzyılın başında yapılan bir değer tesbitinde bu esere biçilen kıymet 1.300.000 Osmanlı lirasıdır. İnanılmaz değil mi?
Altın levhanın üstündeki yazılara gelince. Üst tarafdaki yazıda, "Şefâ'at Yâ Resûlallah Şefâ'at Sultân Ahmed bin Mehmed Hân" ibâresi var. Levhanın alt tarafındaki yarım şemsenin içinde ise "Sultan Ahmed Hân bin Sultân Mehmed Hân, sene 1022" yazılıdır.
17. asrın başından 20. asrın başına kadar üç yüz seneden ziyâde Hazreti Peygamber’in Türbe-i Saâdetinde asılı duran bu enfes eser, I. Dünya Savaşı sırasında Fahreddin Paşa tarafından Medine'den İstanbul'a gönderilen eserler arasında yer almışdır ve hâlen Topkapı Sarayı Müzesinde muhâfaza edilmekdedir.