6 Mayıs 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Hazret-i İmâm-ı Ali'nin fazîletlerinden bahsederlerken buyurdular ki :
Hazret-i Şâh-ı Merdân, Aliyyün-velîdir, radıyyün sahiyyün velîdir. Peygamber Efendimizin vasîsidir. Ve Cenâb-ı Peygamber'in zürriyeti, Ali'den gelmişdir. Arşın küpelerinin babası yani İmâm-ı Hasen'in ve İmâm-ı Hüseyn'in babası. Hazret-i Peygamber, Haseneyn'in dedesidir. Hazret-i Peygamber'in zürriyeti kızı Cenâb-ı Fâtımatü'z-Zehrâ'dan gelmişdir. O Fâtımatü'z-Zehrâ ki, Peygamberimiz, "Yâ Fatıma enti bid'atin minnî, Ey Fâtıma, sen benim parçamsın" demişdir. İmâm-ı Ali'ye de demiş ki, "Yâ Ali, lahmüke lahmî demüke demî rûhuke ruhî, kanın canın rûhun benim". Ve "Ben ve Ali bir nûr-i vâhiddeniz" demiş ve zürriyet-i Muhammedî burdan zuhûra gelmişdir. Her nesil kurumuş, hele Peygamber'e buğz edenlerin saltanatları yıkılmış, kökleri kurumuş, Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın zürriyeti ilâ yevmi'l-haşrı ve'l-karâr kâinâtda bakîdir.
"İnnâ a'taynâ" sûresindeki "kevser"in bir ma'nâsı da zürriyet-i peygamberîdir yani Peygamberimizin neslinden gelen evladlarıdır. Efendimizin erkek çoçukları yaşamadıkları için, o günün Peygamber düşmanları, akılları sıra O'nu küçük düşürmek maksadıyla, "ebter oldu" yani "soyu kurudu" diyorlardı. Cenâb-ı Hakk bu sûre-i celîle ile asıl ebter olanın kendileri olduğunu, Resûlullahın zürriyetinin kıyâmete kadar çoğalarak devâm edeceğini bildirdi.
www.muzafferozak.com