16 Kasım 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Şerîatsız tarîkatçılardan bahsetmişken, şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Günümüzde semâ' yani tarîkatlara mahsûs zikir âyînleri ve bilhassa mevlevîlere mahsûs semâ' en çok istismara konu olan işlerden biri hâline gelmişdir. Mevlevî semâ'ı, istismarcının elinde ucuz bir gösteriye dönüşdürüldü ve bir geçim kapısı hâline getirildi. Öyle ki ne semâ' edenler ne yapdıklarının farkındalar, ne de onları seyredenlerin semâ'dan haberi var. Bendeniz buna post-modern semâ' ve Mevlânâ'sız mevlevîlik diyorum. İstismarcılar işi o kadar ilerletdiler ki, artık kebabçı açılışlarında bile semâzenler görülüyor. Hattâ kadın semâzenler yetiştiriliyor, onlara erkeklerden farklı olarak renkli kıyâfetler giydiriliyor ki gösteriler daha renkli olsun, seyircilere daha câzib gelsin.
Yukarıdaki fotoğraf, bu istismârın en fecî örneklerinden birini gösteriyor, modern bir dans grubuna bir semâzen eşlik ediyor. Peki ne için yapılıyor bütün bunlar? Üç kuruş para için, basit bir dünyâ menfaati için.
Bir menfaat elde etmek için kendisine dervîş süsü veren, kendisini sôfî gibi gösteren kimseler hakkkında Hazret-i Mevlânâ şöyle buyurmakdadır :
O kişi ki sûretâ fakîrdir cânı yokdur ki ekmek yesin
Köpek resmine kemik atıp durma
O Allah fakîri değildir lokma fakîridir
Cânsız resmin önüne yemek koyma
O bahşîş kapmak için Hakk âşıkı görünür
Oysa cânı cemâl ve hâl âşıkı değil
Malûm ya, her şeyin bir rûhu, özü ve manâsı, bir de cesedi, şekli ve kalıbı vardır. Nasıl ki insan ölünce rûhu gidiyor ve geriye kalan cesedi kokmaya başlıyorsa, rûhunu yani özünü kaybeden her şey de aynen böyledir. Bu fotoğrafın ve benzeri manzaraların bizi iğrendirmesinin sebebi işte bu kokuşmuşlukdur. Zîrâ özü yok olan bir şeyi şeklen devâm etdirmeye çalışmak, ölen bir insanı gömmeyip kokuşdurmakdan farksızdır.
Ten hissine uyman çü Hakk'a ol ehak değil
Pes hissi bırak Hakk'ı bulan göz kulak değil