Post ve Remzleri
10 Mart 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Post, dilimize Farsça'dan geçen bir kelime olup "tüylü hayvan derisi" demekdir...Sözlükdeki anlamından öte gerek halk arasında gerek sôfiyye lisânında birçok mecâzî ma'nâları da vardır...Meselâ, postu sermek, postu kaptırmak, postu deldirmek, postu kurtarmak, post kavgası gibi tabirler halka mâl olmuş mecâzî tabirlerdendir...Tarîkatlara mahsûs olanlara gelince, meselâ "posta geçmek" veyâ "postnişîn olmak" demek "şeyhlik makâmına gelmek" demekdir...
Tarîkat ehlinin hep post üzerinde oturması âdetden öte neredeyse bir kâide hükmünü almışdır...Halı gibi, kilim gibi başka bir yaygı üzerinde değil de koyun postu üzerinde oturulmasının sebebi herşeyden önce tevâzudur...Çünkü post, yaygılar içinde en kıymetsiz olanıdır...
Diğer tarafdan "post"da birçok remzler ve işâretler de vardır...Muzaffer Efendi Hazretleri Ziynetü'l Kulûb adlı eserinde "Postun Rümûzâtı" başlığı altında bu remzlerin bazılarını şöyle beyân etmişlerdir :
- Postun başı, teslîmiyyete işârettir yani Hak mürşide kemâl-i teslîmiyyetle teslîm olmayı remzeder...
- Postun sağ kolu, sâhib-i yed olup bi'lvâsıta "yedullahe fevka eydîhim" sırrından hisse almaya işâretdir...
- Postun sol kolu, nefsini mağlûb ederek şeytânına gâlib gelmeye ve "mûtû kable en temûtû" sırrına erişmeye yani bütün varlığından soyunmaya remzdir...
- Postun sağ ayağı, hak ve hakîkatde sebât etmek, dar vakitlerde ve korkunç zamanlarda da hakdan ve hakîkatden yüz çevirmemeye işâret eder...
- Postun sol ayağı, Allah rızâsına ve Allah yolunda li-vechillah hizmet etmeye remzdir...
- Postun üstü, her tarîkin kendisine mahsûs bir renkde olup, "telvîn"e remzdir yani sıfat yüzünden zuhûr eden tecelliyâtı hep Hakk'dan bilip, bu tecellîleri dâimâ sabır ve tevekkülle karşılamaya işâretdir...
- Postun iç tarafı, "temkîn"e remzdir yani Hakk'da fânî olup mâsivâdan yani dünya âlâyişinden külliyen temizlenmeye işâretdir...
- Postun ortası, muhabbetullaha remzdir...Muhabbetullahın da özü "innî veccehtü vechiye lillezî fatara's-semâvâti ve'l-ard" âyet-i celîlesinin sırrı ile Allah'a müteveccih olmakdır...
- Postun şark tarafı şerî'ate, garb tarafı tarîkate, şimâl tarafı hakîkate ve cenûb tarafı ma'rifete işâretdir...
- Postun rûhu tekbîr, a'zâsı salavât, kemâli tevhîd, tahâreti istiğfârdır...
- Postun makâm-ı şerî'atı yokluk, makâm-ı tarîkatı pâklık, makâm-ı hakîkatı vuslat-ı ilâhî makâm-ı ma'rifeti müşâhede-i vahdetdir...
- Postun yere serilmesi, bir lakabı da "Ebu't-turâb" olan Şâh-ı Velâyet Hayder-i Kerrâr İmâm Ali kerremallahu vecheh ve radıyallahu anh Efendimizin silsile-i velâyetleriyle gelen feyz-i ilâhî yolunda, mahviyyetle toprak olmak, pîr yolunda yanmak, hak yolunda sâbit-kadem bulunmak, aşk yolunda akmak, irâdesini nefsin hevâsından çekerek hak mürşidin irâdesinde, irâde-i pîrde ve bi'lvâsıta irâde-i Hakk'da ifnâ etmekdir...
- Postun iç yüzü "vahdet"e, dış yüzü ise "kesret"e işâretdir...
Kesreti vahdetde ifnâ edip, vahdeti kesretde müşâhede ederek ehl-i şuhûd olanlar, makâm-ı ma'nevî sâhibi olduklarına işâret olarak irşâd postuna oturur yani postnişîn olmaya lâyık olur...
Listeye geri dön