Râbia Sultân İki Kuruşu Niçin Aynı Elinde Tutmuyordu?

19 Kasım 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Para

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri anlatırlardı :

Râbia Adeviyye hızlı hızlı giderken, Hasen-i Basrî rahimehullah sormuş, "Yâ Râbia, nedir o gidişin hızlı hızlı? Elinde ne var bakayım senin? İki elinde böyle tutmuşsun". "İplik eğirdim, iki kuruşa satdım, bir kuruşu bu elime aldım, bir kuruşu bu elime aldım" demiş. "Canım sen o iki kuruşu iki elinde ayrı ayrı niye tutuyorsun, ikisini bir araya getir, tut, bir eline de tesbih al, Allah'ı tesbîh et" deyince, "Âh onun ikisi bir araya gelirse, adamın başına ne iş açarlar, ne iş açarlar!" demiş. 
Hele bir de Allah paraya muhabbet verirse, saymaya, "وَيْلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لُمَزَةٍۙ * اَلَّذ۪ي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُۙ veylün li külli hümezetin lümezetinillezî ceme'a mâlen ve 'addedeh", mütemâdiyen sayıyor, şıkır, şıkır, şıkır. Veremiyor kimseye, şıkır, şıkır, şıkır sayıyor. Gece sabaha kadar, şıkır, şıkır, şıkır. Yatıyor, parasını rüyâda görüyor, çalmışlar, mâliye ey koymuş filan. Hiç uykusu yok, gece de rahatı yok. 
Müflisiz iki cihânda 'aşka verdik vârımız
Pîşemizdir Dost sevmek koduk özge kârımız
Nideriz biz dü cihânı çünkü bulmuşuz anı
Andan artuk cân u dilde yok-dürür tekrârımız
Bu safânın sâfisin içdik safâdır kalbimiz
Mâsivâdan aynamızda zerre yokdur bârımız
Biz ten ü cânı anın yolunda îsâr etmişiz
Akl ü fehm ü 'ilm ü zühdden kalmadı deyyârımız
www.muzafferozak.com

Listeye geri dön