Râgıp Başeski Beyefendi, Bakırköy Müftüsü Hâfız İsmail Hakkı Başeski Hocaefendi'nin mahdûmudur. Hâfız İsmail Hakkı Bey (1882-1942), Zekâizâde Hâfız Ahmed Irsoy'un talebelerindendir. Bakırköy Müftüsü olarak da bilinen bu zât, bir müddet meşîhat arşivinde de görev yapmışdır. Mûsıkîşinâslığı yanında, hattatlığı da olan İsmail Hakkı Bey, Muzaffer Efendi Hazretlerinin de mûsıkî hocasıdır.
Muzaffer Efendi Hazretlerinin İsmail Hakkı Bey ile hoca-talebe münâsebeti gençlik yıllarına dayandığı için Râgıp Bey ile tanışıklığı da oldukça eskidir. Râgıp Bey son derece zarîf, kibâr, müeddeb bir İstanbul Beyefendisi idi...Hatırlayabildiğim kadarıyla geçimini muhâsebecilik yaparak kazandı. Pek mütevâzı bir hayat sürdü. Nâdîde Hanım ile evli idi. Çocukları yoktu.
Efendi Hazretlerine intisâb edip, uzun yıllar hizmetinde bulundu, hilâfet aldı. Yıllarca Âsitâne-i Hazret-i Nûreddin Cerrâhî'de imâmet vazîfesini deruhde etti...Efendi Hazretleri ile aralarında çok husûsî bir muhabbet ve bağlılık vardı. Râgıp Bey, ilerlemiş yaşına rağmen, Efendi Hazretlerinin yurtdışı seyahatlerinin çoğuna iştirâk ederek, bizzât hizmetinde bulundu. Aşağıdaki fotoğrafda görüldüğü gibi, Efendi Hazretlerinin terleyen başını silmek de dâhil her hizmetine koşmaya cân ü gönülden gayret etti.
Râgıp Baba, Muzaffer Efendi Hz.nin terini silerken
Babası kıymetli bir mûsıkîşinâs olduğu için Râgıp Bey de mûsıkîye âşinâ idi. Her ne kadar yaşlılığında sesi parlaklığını kaybetmiş olsa da mahfûzâtındaki eserler arasında unutulmuş, notaya alınmamış olanlardan bazılarını okuyarak tesbit edilmesini sağladı. Bu sayfada onun çok özel ses kayıtlarından bazılarını bulacaksınız. Üstelik bu kayıtlardan ikisi babasının hocası meşhûr Zekâîzâde Hâfız Ahmed (Irsoy) Efendi'nin unutulmuş bestelerine âit olduğu için mûsıkî târihimiz bakımından da çok kıymetlidir. Râgıp Bey'in diğer bir husûsiyyeti de Karagöz merâkıdır...Bir vakitler Muzaffer Efendi Hazretleri ile Karagöz oynatırlarmış. Karagöz oynatmayı Şeyh Râşid Efendi'den öğrendiğini Muzaffer Efendi Hazretleri beyân etmişlerdi.
Muzaffer Efendi Hazretlerine olan muhabbetindeki samîmiyete bakın ki, Râgıp Bey, ikide bir, "Allah benim ömrümden alsın Efendime versin" diye duâ ederdi. 1984 senesinde amansız bir hastalığa yakalandı. Rahatsızlığı ilerlediği için Efendi Hazretlerinin son Amerika seyahatine iştirâk edemedi. 1984 senesinin Ekim ayında vâki olan bu Amerika seyahatinden birkaç gün önce, peder, birâder ve fakîr kendisine vedâ etmek üzere devlethânesine gittiğimizde pek mahzûz oldu. O vakit hüsn-i hat ile alâkadar olan birâdere, pederi İsmail Hakkı Bey'den kalan hat takımlarını ve meşk murakkalarını hediye etti. Kütüphânesindeki kitapların birâder ile fakîre verilmesini vasiyet ettiğini söyledi. Bu hüzünlü vedâyı hiç unutamam. Sözkonusu seyahat esnâsında, 12 Kasım 1984 târihinde Hakk'a yürüdüğü haberi Amerika'ya ulaştı ve herkesi çok mükedder etti. Efendi Hazretleri pek sevdiği Râgıp Bey'in vefâtından son derece müteessir oldu. Bu acı haberin gelişinden birkaç gün sonra yaptığı bir sohbette Râgıp Bey 'in vefâtı hakkında mühim bir sır tevdi ettiler. Hikmet ve ibretlerle dolu sohbetin o bölümünü sizler için yayınladık.
Râgıp Bey İçin Huzûr-i Hazret-i Pîr'de Duâ
İstanbul'da bulunan ihvân, mübârek na'şını yıllarca imâmet hizmetini deruhde ettiği, Âsitâne-i Hazret-i Nureddin Cerrâhî'ye getirip îcâb eden vazîfeleri yaptıktan sonra Bakırköy Kabristanında sevgili babasının ayakucuna defnetmişler. Rahmetullahi aleyhim ve rahmeten vâsia.