9 Nisan 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Yarın sabah da sabahleyin kalk, güzel yıkan, güzel elbiselerini giy, Allah'ın sana verdiği vücûda, Allah'ın sana vermiş olduğu o nimeti, giysiyi, elbiseyi giy ve tekbîr ederek, abdestli olarak tekbîr ederek câmi-i şerîfe yürü. Tekbîr ederek yürüyeceksin. Zamânımızda burada âdet olmamışdır, bağırmak lâzımdır fakat zamânımızda burada Türkiye'de âdet olmadığı için gizli olarak, kendin duyacak kadar, "Allâhuekber Allâhuekber, Lâilâheillallâhu vallâhu ekber, Allahuekber" diye tekbîr ederek câmiye geleceksiniz, yürüyeceksiniz. Ve câmiden çıkdığınız vakitde, ayrı yoldan hânenize döneceksiniz, aynı yoldan dönmeyiniz. Yollarda konuşarak filan gelmeyin öyle, tekbîr ederek gelin.
Ve câmiye çıkarken bir parça tatlı yiyin, Sünnet-i Resûl'dür. Büyük bir şifâ vardır bunda. Zâten şeker bayramı demekden kinâye budur. Peygamber zamânında şeker yokdu, bal vardı. Eğer şeker bayramı demek, şekerden ötürü olsaydı bal bayramı yani "ıydü'l-asal" demek lâzım gelirdi, bal bayramı. Şeker bayramı, kamış bayramı, gül bayramı başka milletlerde vardır. Bizde Ramazân Bayramı, "ıydü'l-fıtr"dır, yardım bayramıdır. Mü'minler birbirlerine yardım edecekler bu bayramda, maddî-ma'nevî. Neyse. Ondan kinâye. Biraz tatlı alacaksın ağzına. Kurban Bayramında bir şey yemeyeceksin. Tâ kurban eti yiyinceye kadar. Kurban etiyle açacaksın orucunu bayram günü. Oruç değil de yani o vakit iftar edeceksin.
Bayram günü oruç tutulmaz. Senede beş gün vardır, haramdır oruç tutmak. Dört gün Kurban Bayramından, bir gün Ramazan Bayramından. Beş gün oruç tutulmaz, haramdır. Sene üç yüz altmış beş gündür, beş günü bayramdır. Dört gün Kurban Bayramı, bir gün Ramazân Bayramı. Anlatabildim mi?
"E üç gün", üç gün değildir Ramazân Bayramı, bir gündür fakat bir günde davetler tamam olmadığı için, bir de yağmur yağarsa namaz geriye kaldığı için, üç güne kadar çıkarılmışdır o. Meselâ yağmur yağdı, büyük âfet oldu, eskiden böyle câmilerde bayram namazı kılmazlardı, matara toplanıyorlar, meydana toplanıyorlar, tayyâre meydanı gibi yerlere böyle, bütün şehir halkı, e yağmur yağdı ne olacak, ertesi gün kılınacak namaz. O günde yağmur yağdı, üçüncü gün namaz kılınır. Onun için üç güne çıkarmışlar. Bir gündür. "Bayram günü ben oruç tutacağım" derse bir adam, Ramazân günü oruç yemek neyse Bayram günü oruç tutmak odur. Günahkâr olur yani âsî olur Allah'a. Allah ne emretdiyse öyle yapacaksın. Ye ye, yeme yeme, otur otur, kalk kalk, kalkma kalkma. Aklınla değil. Aklını Allah ve Muhammed yoluna kurbân edeceksin.
Biraz tatlı alacaksın. Sonra, namazdan sonra dargınlar barışacak, dargınlıklar gidecek. Büyüklerin eli öpülecek, hatırları sorulacak, onlara ikrâm edilecek. Hele annelerimiz babalarımız hayatdaysa, buradaysa mutlakâ evvelâ onlara. Yok öldülerse, hemen kabirlerine gidilecek, makberelerine, rûhları oraya gelecek, sizi bekliyorlar orada rûhları. Âlem-i berzahdan Cenâb-ı Hakk müsâade eder, onlar kabirlerine gelirler, ziyâretçileri karşılamaya. Gitmezsen, boyunları bükük kalır. Ziyaret bekliyorlar sizden.
Kabirlerin üzerlerinden yaprakları, otları yolmayınız, koparmayın, câiz değildir. Yapraklar, otlar tesbîh eder, Allah'ı zikrederler, o tesbîhâtın kabirde yatana faydası vardır. Önce selâm verirsin, sonra kabrin başında bir mikdar oturursun, düşünürsün, hatırlarsın. Kendi öleceğini düşünürsün. Külâhını önüne koyarsın. Bir gün her şeyin elinden çıkacağını, bir bayram günü seni de böyle gelip ziyâret edeceklerini düşünürsün. O toprağın altında yatacağını hatırına getirirsin. Ölümü unutmazsan Allah'ı unutmazsın. Allah'ı unutanlarla ölümü unutanlar, helâke gitmişlerdir. Bir mikdar Kur`ân okursun, gözyaşı dökersin, selâm verirsin, Allah'dan rahmet dilersin, anana babana, kimse büyüğün orada, hak sâhibi ona, sonra oradan kabristandan çekilirsin.
Kabir ziyâretine giderken de kabirleri çiğnemeyiniz. Kabrin üstüne basmak, hâmile kadının karnına basmak gibidir. Bak ne söylüyorum. Kabirlere basmak, hâmile kadının karnına basmak gibidir, çok günâhdır. Tabii bizim her şeyimiz alt üst olduğu için, her şeyimiz ama, kabirler de öyle, altüst. Şimdi ne yapacağız, onun bir çâresini söyleyeceğim ben. Onun bir çâresi vardır. Kabristana gitdiğin vakitde, kabristanın hâricindeyken, yani daha kabristana girmeden evvel, üç tâne Âyetelkürsî okursun. "Ben bilmiyorum". On bir "kul hüvallahu ehad" sûresi okursun. Bir Elham, bir Ayetelkürsî. "Âyetelkürsî bilmiyorum". On bir İhlâs, bir Elham. Eğer Âyetelkürsî biliyorsan, on bir ihlas, üç Âyetelkürsî, bir Fâtiha okursun, on salavât-ı şerîfe. Orada yatan, makberede yatan mü'minlere ve üzerine basacağın kimselerin rûhlarına bağışlarsın, çıkarsın kabirlerin üzerine. Neye benzer bilir misin? Birine bir tokat atdın, arkadan beş bin lira verdin. Ona benzer yani. Kabrine basacaksın, üzerine, ona ikrâm ediyorsun, onun gibi.
Şimdi, sabahleyin sabah namazına geleceğiz, bayram namazına. Ve yarın kesenin ağzını açacağız.
Ve düşüneceğiz, bundan on sene, on beş sene evvel, beş sene evvel, altı ay evvel, üç ay evvel, bir düşün, kimler vardı bayram sabahı, kimlerin elini öpüyorduk, kimlerle beraber sofraya oturuyorduk. Düşün bakalım. Hep gitmişler başdan aşağı, ellerini ayaklarını çekmişler memleket-i fânîden, varmışlar âlem-i bâkîde karâr eylemişler. Onu düşüneceksin!
Sonra kesenin ağzını açacaksın. Cebindeki paranın ebediyyen senin olmasını istiyorsan, Allah yoluna sarfedeceksin. Hepsini değil. "وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ ve mimmâ razaknâhüm yünfikûn". Allah'ın taksîmâtı vardır.
İmâm-ı Ali'ye sormuşlar, "Zekât kaçda kaç Yâ İmâm?" demişler, "Size kırkda birini vermek, bize hepsini vermek, üste kelleyi vermek" demiş Hazret ve sözünde durmuş.Yetîmleri, yoksulları sevindireceksin, dulları, kimsesizleri. Arkadaşın vardı, öldü, çocukları yetîm, kapısını gidip çalacaksın, "Ey baba dostları! Nasılsınız bakalım? Bir isteğiniz var mı, bir arzunuz var mı?". Memlekete mektûb yazacaksın. Oradaki bulunan hısım akraban var. Köylerin kapısını çekdik geldik buraya. İhtiyarlar var orada. Haminnelerimiz, teyzelerimiz, halalarımız, komşularımız, onlara mektûb yazacaksınız. Hak bunlar. İslâm, bunları emrediyor, Allahu Teâlâ Hazretleri. Yetîmi giydir, giydirmezsen bakarsın bir daha seneye senin çocuğun yetîm olur sonra. O gelici bir geldi mi;
Bir de bakıyorsun, senin çocukların yetîm olur sonra. Senin âilen dul olur sonra. "E param vardı benim". Hiç faydası olmaz. Bütün cihân senin olsa gamın gitmez nedendir bu. Gidiyorsun o tarafa doğru, yürüyorlar, akın akın.
www.muzafferozak.com