6 Haziran 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin bir sohbetinde söz oruçdan açılıp da Ramazân-ı Şerîf hâricindeki oruçlardan bahsedilince orada bulunan bir zât, "Efendi Hazretleri, Ramazân-ı Şerîf hâricinde en makbûl olan oruç, bir gün tutup bir gün tutmayarak bütün yılı oruçlu geçirmek imiş, siz ne buyurursunuz?" deyince Efendi Hazretleri şu nükteli cevâbı verdiler :
Evet öyle derler ama bana sorarsan sen bir gün tutma bir gün ye, en iyisi budur.
Efendi Hazretleri, yedirmeyi, içirmeyi, ikrâm etmeyi, misâfir ağırlamayı şiâr edinmişlerdi. Üstelik yedirip içirmeyi ve ikrâm etmeyi belli bir zamâna, belli bir mekâna ya da belli şahıslara tahsîs etmez, yıl boyunca gece-gündüz, yaz-kış, zengin-fakir, tanıdık-tanımadık, müslim-gayr-i müslim demeden herkese, her yerde, her zaman ikrâmda bulunurlardı. En önemlisi de bütün bu ikrâmları hep kendi kesesinden yaparlar, başkasının cebinden cömertlik yapmayı tasvîb etmezlerdi.
Yukarıdaki nükteli cevâbın hikmeti de budur zîrâ oruç tutan kimse gün boyu kendi yiyip içmediği gibi, kendisini ziyâret edenlere veya onunla ahbâblık yapanlara da yedirip içirmez. Efendi Hazretleri, kendisini ziyârete gelenlerin bir şey yiyip içmeden gitmelerine râzı olmaz ve mutlakâ herkese bir şey ikrâm etmek ister ve ikrâmı zahmet olmasın diye nâzikçe reddedenlere "Hiç olur mu öyle şey, kabir ziyâreti mi bu" diyerek ısrar ederlerdi.
Çalış kazan ye yedir bir gönül ele getir
Yüz Kabe'den yeğrekdir bir gönül imâreti