Ramazân Harmân Zamânıdır

25 Nisan 2022 tarihinde yayınlanmıştır.

Tezkiye-i Nefs

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Eyyy aklım başımda diyen! Toplandık dağılacağız. Toplanmasaydık dağılmayacakdık. Halkolmasaydık ölmeyecekdik. Ölünce haşr da oluruz. Arkasından öyle geliyor iş.

Cenâzeye tâbi olmuş biri gidiyormuş da, aklıma geldi söylemeden geçmeyelim. "Kim?" diye sormuş, "Filanca" demişler. "Neden öldü?" demiş birisi oradan. Cenâzde bir ârif varmış, ârif bir adam, zarîf ve ârif, yani şekli insan bâtını da insan, döndü, "Doğduğundan öldü" dedi. O hastalıkdan soruyor, hangi hastalıkdan diye. "Doğum hastalığından öldü" dedi. 

Doğmayan ölmez. Toplanmayan dağılmaz. Mâdem dünyâdan gideceksin, hangi elle gideceksin? Şimdi harman zamanı işte, Ramazan harman zamanı. Allah'ın sevgili Muhammed'inin ümmetine bahşetdiği bir zaman. Duân kabûl, nefesin tesbîhât, uykun tesbîh, oruçlusun çünkü, günahların mağfûr. Ama gözünü haramdan sakın, kulağını kötü söz dinlemeden tıka, kurşun akıt. Kötü söz dinleyeceğine kulağınlai o kulağa kurşun akıt. Allah kelâmı girmeyen kulağa kurşun akıt. Hayır hasenât yapmayan, infak etmeyen kolu kes. Cami yolu bilmeyen ayağı kes. Başının belâsı senin. Yarın yevm-i kıyâmetde  senin aleyhine şehâdet edecekler. "اَلْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلٰٓى اَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَٓا اَيْد۪يهِمْ وَتَشْهَدُ اَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ el yevme nahtimu alâ efvâhihim ve tükellimünâ eydîhim ve teşhedü ercülühüm bimâ kânû yeksibûn"

Buradan götüreceksin, kat kat veriliyor şimdi. Ramazan'dan evvel bire ondu, şimdi bire yetmiş, bire yedi yüz, bire yedi bin, bire yedi milyon. Vâllahu vâsiun alîm, Allah daha da yüceltebilir. Bir namaz kılsan da öyle, iki rekat namaz kılsan, yetmiş rekat namaz kılmış gibi Allah'a sevgili. Durma, namazını vaktinde kıl. Orucunun vaktini kaçırma. Fırsatı ganîmet bil. Hastalar, seyahatde olanlar, çok yaşlılar, emzikliler, hâmileler, çok ağır işde çalışanlar, çok ağır iş ama, dayanamıyor, ateş karşısında filan, Allah onlara müsâade ediyor oruçlarını yemeği. Ramazan'dan sonra kısa günlerde tutarlar oruçlarını. Hastalar bir daha iyi olmayacaksa, yerine fidye verir. İhtiyar da öyle, çok ihtiyar adam oruca dayanamıyor, fidye verir. İki vakit karnını doyuracak kadar fukarâya yiyecek verir. Ondan gayrı gençlerimiz, orucun tadını tatmalı ve nefsi insân etmeliyiz.

Nefsi gemleyen, oruçdur. Bin sene yakdı Allah, bin sene dondurdu, sordu, "Sen kimsin ben kimim?", "Sen neysen ben oyum" dedi Allah'a karşı nefs. 

Bazen biz dinleriz de, "Firavun ene rabbükümü'l-a'lâ demiş, Allahlık da'vâsında bulunmuş" deriz. Onun hakkı var gene, sana bana göre. Ordusu var, hazînesi var, askeri var, milleti var filan. Sana bana ne oldu? Fukarâ iken câmide, bitin kanlandı mı câmiyi terkediyorsun. Seni Firavun seni! O Firavun senden daha ehvendir.

Sonra Allah nefsi bin sene aç bırakdı, susuz bırakdı. Allah kimyâger gibi tecrübe etmedi. Nefsin ne mendebur olduğunu bize bildirmek için yapdı bu işi. Yoksa Allah bilmiyordu da dur bir deneyeyim bakayım nasıl oluyor diye yapdı zannetme! Sakın hâ aklına böyle bir şey gelmesin! Maazallah insân kâfir olur, dînden çıkar. Allah "âlimu'l-gaybi ve'ş-şehâde"dir. Bize bildirmek için. Bin sene aç bırakdıkdan sonra sordu nefse, "Sen kimsin ben kimim?". "Sen Rabbü'l-âlemînsin, ben âciz nefsim" dedi. Âh açlık âh, belini kırdı. Allah orucu onun için farz eyledi bizlere. Şimdi her kim ki nefsine gâlib olmak ister, hayvâniyyetine gâlib olmak ister, oruç tutsun.

Çünkü vücûdda iki kudret, iki kuvvet vardır. Biri rahmâniyyet, biri şeytâniyyet. Şeytâniyyet nefs kısmıdır, rahmâniyyet rûh ve akıl kısmıdır. İki pâdişâh vardır, aralarında harbederler. İki pâdişâh harbederler ve vücûd iklîmine hâkim olmak isterler. Vaktâ ki nefs galebe çalar, o vücûd, "ülâike kel en'âmu belhüm edal", o vücûd, hayvandan daha ednâ ve eşnâ olur. Kâfirlerin yaşayışı gibidir, dalâletde hayvanlardan daha berbatdır. Vaktâ ki rûh galebe çalar, akıl ile rûh, o vakit o vücûd, binâ-yı ilâhî olur, yani o vücûda Hakk tecellî eder. Acaba anlatabildik mi mü'minler? 

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön