12 Nisan 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Cuma namazlarını kıldırdıkları mescidde Ramazan aylarında namazdan sonra bir müddet otururlar ve cemaatin suâllerine cevâb verirlerdi. Suâller daha çok şer'î meseleler üzerine olurdu. O sohbetlerden birini geçenlerde yayınlamışdım, şimdi de bir diğerini yayınlıyorum :
Oruçlu olan bir adam yıkanabilir, denize girer, hamam girer fakat su kaçırmamak şartıyla. Su kaçarsa oruç bozulur. Oruç tutan kimse, uyuyabilir de. Hattâ oruçlunun uykusu tesbîhdir. Onu da söyleyeyim size, müjdeyi vereyim. Ama sen orucu uykuyla geçirme.
* Hatim duâsını topluca mı yapmak gerekir, tek başımıza yapamaz mıyız?
Yapabilirsin ama cemaatle yapmak daha hayırlıdır. Kırk kişi bir velî hükmündedir. Cemaate niye gidiyoruz? İnsan tek başına namaz kılarsa, Cenâb-ı Hakk namaz içindeki hataları affetmez. Fakat cemaatle namaz kılındığı vakitde hatâlar affolur. Cemaat dâimâ rahmetdir, firkat azâbdır. Onun için ibâdetleri, duâları cemâatle yapmalıdır. Allah birisinin duâsını kabûl etdi mi hepsinin kabûl olur. Size bir misâl vereyim. Bir veliyyullah diyor ki, "Ben Arafat'daydım" diyor, "bir hâl geldi bana" diyor. Hâl dediğim uyku değil hâ! Semâdan iki melek indi, biri diğerine sordu, 'Ne kadar hacı var?' diye sordu, bir melek diğer meleğe. O dedi ki, 'Altı yüz bin hacı var'. Hacıların yekûnu altı yüz binmiş o sene. 'Kaçının haccı kabûl oldu?' diye sordu. 'Altı kişinin' dedi' diyor. Altı yüz bin kişiden altı kişinin haccı kabûl olmuş. "Çok müteessir oldum, üzüldüm üzüldüm. Denizler deryâlar aşmışlar, dağlar geçmişler". O devirde kolay iş değil o. Şimdi kolay. Şimdi de çok kolay değil ama kolay şimdi. "Eyvâh! Altı yüz bin kişiden ancak altı kişinin haccı kabûl. Sonra Kabetullah'a geldim. Gene bir hâl geldi. İki melek indi, 'Müjde müjde!' dedi, 'Haccı kabûl olan her bir hacıya yüz bin kişi bağışlandı, altı yüz bin hacının da haccı kabûl oldu' dedi".
Cemaatde rahmet vardır. Cemaat arasında ufak çocuklar vardır, onlar günahsızdırlar. Çocuklardan biri âmîn der Allah onun duâsını kabûl ediverir, herkesin duâsı kabûl olur. Ama yalnız olarak da yapabilirsin, gizli olarak. "Yâ Rabbi, korkuyorum gösterişden, seninle aramızda kalsın" diye yapabilirsin. Allah onu da kabûl eder.
* Kur`ân-ı Kerîm yazılı olarak mı indi yoksa yerde mi yazıldı?
Cebrâil aleyhisselâm geldi Peygamber'e "oku" dedi. O da dedi, "Ben okumak bilmiyorum". Sonra, "اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ * لَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍۚ" diye okuyarak Cebrâil ta'lîm etdi Kur`ân'ı Peygamber'e. Sonra Resûl sallallahu aleyhi vesellem geldi âyetleri okudu ashâbına. Ashâb da Peygamber'in okuduğunu kemiklere, deve derilerine, hurma dallarına yazdılar. Hazret-i Ebûbekir zamânında Kur`ân-ı Kerîm böyle müteferrikdi, ayrı ayrıydı, bir yalancı peygamber çıkdı, Müseylemetü'l-Kezzâb diye bir yalancı peygamber çıkdı. Seyyidinâ Ebâbekir oraya asker gönderdi, elli hâfız şehîd oldu, Kur`ân'ı ezbere bilen. Korkdular Kur`ân kaybolacak diye ve Kur`ân'ı toplamaya karar verdiler. Bazıları karşı çıkdı, Peygamber toplatmadı dediler. Onun üzerine Cenâb-ı Peygamber'i gördüler âlem-i ma'nâda. Bütün ashâb-ı kirâm toplandı, herkes elindeki parçaları getirdi, deriler, kemikler, taşlar üzerine yazmışlar. Onlar topladılar bu hâle koydular.
Hattâ Hazret-i Osman'a demişler ki, "Yâ Osman, sen Kur`ân'ı cem etdiğin vakit, Kulhüvallah Sûresi'nin üstüne Tebbet'i koydun. Halbuki Kulhüvallah Sûresi Allah'ın zâtını ve sıfâtını beyân eder. Tebbet ise Ebû Leheb'in edebsizliğinden bahsediyor, azâbından bahsediyor. Nasıl olur da bu Allah'ın sıfatları üzerine konur" demişler. Levh-i Mahfûz'u göstermiş, "öyle gördüm öyle yazdım" demiş.
* Diş kaplaması ve dolgu hakkında ne dersiniz?
Dişini kaplatabilirsin, dolgu da yaptırabilirsin. Fetvâ vardır hakkında. Bir zât bir kitâb yazmış, kaplama dişin altına su gitmezse insan cenâbet kalır diyor. Öyle şey olmaz. Fetvâ var onun hakkında. İsteyen ona uysun, ağzındaki dişleri söktürsün. Allah öyle şeyi istemez. Dîn-i İslâm'da zorluk yok, hep kolaylık. "Yessirû velâ tu'assirû beşşirû velâ tüneffirû". Onun için bir adam dişine kaplama yaptırabilir, dolgu yaptırabilir.
Ağız ve burun meşkûkü'l-a'zâdır. Dâhil mi hâriç mi hiç bir müctehid bunu hall u fasl edememişdir. Ağız ve burun meşkûkü'l-a'zâ. Şekkli a'zâ yani. Dâhil mi hâriç mi, hiç kimse katî hüküm veremez. Meselâ bir adam ağız dâhil derse, abdest alırken ağzına su verdiğinde orucu bozulur. Dâhile su girdi çünkü. Hâriç derse eğer, içeriden bir şey çıkarırsa, ağzına getirip bir daha yutarsa, bir şey lâzım gelmez.
* Ben esnafım, bir ortağım var, namaz kılmıyor, acaba benim için bir mahzûru var mı bunun?
Seni alakadar etmez, sana bir zarar vermez. Yalnız sen bir mü'min olarak onun namaz kılmasını arzu etmen çok güzel. Ama zorlayamazsın. Duâ et onun hakkında. Hazret-i Resûl aleyhisselâm Hazret-i Ömer hakkında duâ etdi, Allah duâsını kabûl etdi, Ömer islâm oldu. Sen de duâ et onun için. "Yâ Rabbi, ona da ibâdeti nasib et" de. Yalnız kendin cennete girmeye çalışma. Lisânınla da söyle ve aynı zamanda kalbden duâ et. Hepiniz öyle yapın. Hısım akrabânızdan, arkadaşlarınızdan namaz kılmayanlar varsa, "Onlara da namazı tattır yâ Rabbi, onlar da namaz kılsın yâ Rabbi" diye Allah'a yalvar. Bir gün duân kabûl olur.
Bir veliyyulahın oğlu çok âsîymiş. Yakın zamanda olan bir hâdiseyi anlatıyorum. Hiç Efendi'ye yakışacak bir çocuk değil. Şâribü'l-leyli ve'n-nehâr. Aldığını götürür içkide kumarda yer filan. Efendi de sulehâdan bir zât-ı muhterem. Bir gece çocuk gelmiş, babası duâ ediyormuş. "Yâ Rabbi benim ne kusûrum var, bu evlâdım benim sana karşı âsî, ben utanıyorum evlâdımdan, böyle bir evlâda sâhib olduğum için utanıyorum yâ Rabbi" diye ağlarken sarhoş çocuk duymuş bunu. Sabahleyin geldi, "Baba, bana tövbe ettir" dedi. Duâ müstecâb olmuş ve sulehâdan olmuş çocuk. Onun için duâ, dâimâ duâ. Beddûa iyi değil, lanet okumayın, rahmet okuyunuz. Zâlimlere dahi Allah'ın kitâbıyla cevâb verin. "Elâ la'netullahi ale'z-zâlîmîn". Ağzını lanete alıştırma. Onun ıslâhı için duâ et, ıslâh olsun.
* Peki bunun bizim ticârî hayâtımıza bir etkisi olur mu?
Mümkündür. Çünkü en büyük zikir namazdır, "ve le zikrullahi ekber". Namaz olmazsa bereket olmaz. Bir yerde Allah'ın zikri olmadı mı orada bereket olmaz. Ama ortağını kırma. Tatlı tatlı geçin. İkiniz dürüst çalışırsanız üçüncünüz Allah olur. İkinizden biri hîle yaparsa, üçüncünüz Şeytan olur.
* İçki içenin yanında çalışmak günah mıdır?
Hayır, günah değil.
* Resûlullah Efendimiz meleklerin de peygamberi midir?
Evet. Resûlü's-sekaleyn diyoruz ya. Resûlü's-sekaleyn ne demek? İnsanın da cinnin de meleğin de hepsinin peygamberi.
* Gayr-i müslimlere kardeşim demek câiz midir?
Bir şey lâzım gelmez. Dîn kardeşi vardır, tîn kardeşi vardır, vatan kardeşi vardır. Âdem'in çocuğu değil mi o? O da kardeşin senin. Ama mü'minler kardeşdirler, o ayrı davâ.
* Dînî nikah ve resmî nikah hakkında ne dersiniz?
İki tarafın rızâsı şartdır. İki şâhid lâzımdır. Resmî nikahı böyle yaptırdıkdan sonra bir duâ yaptırabilirsin. Belediyenin kıydığı nikah tamamdır. Maksad, birisi ölürse, birisi onun malına vâris olması, çocuk gayr-i meşrû olmasın. Yalnız imam nikahı olursa çocuk gayr-ı meşrû olur. Sen bilirsin o nikahı, başkası bilmez. Ben imam nikahının aleyhinde değilim ama devletin kütüğüne kaydettirmek lâzım. İmam nikahı ile nikah olur, nikah sahîh ama, öldü adam, mal kaldı, veriyorlar mı malını kocasına, karısına? Vermiyorlar. Mahrûm oluyor. Onun için bu mahrûmiyyeti gözönüne alarak resmî nikah yaptırmak lâzım.
* Açık saçık dolaşan kadınlar var, ister istemez gözümüze takılıyor, günaha girmiş oluyor muyuz?
İlk bakışda günah olmaz. Tekrar bakarsan, o vakit, günah olur. Gördüğün vakitde başını çevir.