26 Mayıs 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Bir insan, kırk senede kemâle erişip, beş kuruşluk bir kurşunla yok olduğu gibi, yâhud bir kişi kırk senede kazandığı şân ve şerefi bir edebsizlikle mahvettiği gibi, Ramazandan sonra, Allah'ı unutarak ve O'na isyân ederek, nefsimizi şeytâna esîr ederek elimize geçen bu devleti hebâ etmeyelim. Tekrar dalâlete, isyâna ve günaha batarak, bu devleti elimizden kaçırmayalım. Ya varız, ya yokuz. Bu nimetden sonra iblise uyanlara şaşılır. Affoldun, tekrar şeytana uyarak, Ramazandan evvel işlediğin,Allah'ın sevmediği, Peygamber'in iğrendiği kötü amellere ve isyân çukuruna düşerek helâk olmaya mı gideceksin? Belki de bu, ömrünün son Ramazanıdır. Belki de bu içinde bulunduğun bayram, en son bayramındır. Geçen bayram, birçok ahbâbımız, hattâ belki anan, belki baban, kardeşin sağ idiler. Bu bayram, onlar yok. Belki de bir sonraki bayrama bizler de yetişemeyeceğiz. Biz fânîyiz, bâkî Allah. Böyle fânî olduğumuzu bildiğimiz halde, bâkî olan Allah'a nasıl isyân ederiz? Biz zayıfız, O kavî. Bu zayıflığımızla Kaviyyü'l-Azîz olan Allah'ın emirlerine isyân edip gadab-ı ilâhiyyesine düşmemeliyiz. Âkil olana lâyık olan da budur.
Bu Ramazan bayramı, cehâletimizin son bayramı olmalıdır. Bundan sonra, Allah'a isyânı değil, itâatımızı arttırmalıyız. Temiz bir takvâ elbisesi giydik. Aff u mağrifet tâcını başımıza koyduk, cehennemden kurtulduk, nârdan âzâd olduk. Bunları hemen çirkâb-ı dünyâ ile kirletmemeliyiz. Bak, Sultân-ı Enbiyâ ne buyuruyor, bizleri nasıl irşâd ediyor :
Bayram günü olduğu vakit, Şeytan bir sayha vurup ordularını başına toplar. Onlar ne için toplandıklarını kendisinden suâl ettiklerinde, gadablı, mahzûn ve mükedder olarak "Görmüyor musunuz? Allah, Ümmet-i Muhammed'i affetti. Haydi, dünyâ üzerine dağılınız ve onları şehvet, içki ve Allah'ın sevmediği sâir işlerle oyalayıp yoldan çıkarınız. Onları, namazdan alıkoyun, zikrullahdan men' edip kötü huylara, çirkin alışkanlıklara döndürün. Gadabı-ilâhiyyeye uğrayıp ehl-i nârdan olsunlar" diye tenbîh edip, emirler vererek insanoğullarının başlarına musallat eder.
Abd-i hâs olanlar, Ramazanları kabûl olunanlar, bu iğvâya kapılmayıp, takvâ elbisesini sırtlarından çıkarmazlar. Bu temiz elbiseyi çirkâb-ı dünyâ ile kirletmezler. Ramazanı kabûl olmayanlar ise, hemen iblislere uyarak, afdan sonra tekrar azâba müstehak olur. Âkil olup, âkibetini düşünen, ölümünü hatırlayan kimse ise, nefsinin arzularına uymayarak, onu Allah'ın men' ettiği şeylerden koruyup, dâimâ tâat-ı ilâhiyyeye devâm ederek temiz bir ömür sürüp dünyâ ve âhiretini kazanır.
Sultân-ı Rusül Efendimiz, "Bayram günlerini hayırlı ameller ile süsleyiniz. Sadaka, duâ, istiğfâr, gönül alma ve Kur'ân okumakla tezyîn ediniz, fenâlıklardan kaçınınız. Birr ü takvâda bulununuz. Tesbîh, tehlîl, tevhîd ile meşgûl olunuz. Zîrâ o gün Allah, sizleri günahlarınızdan temizledi. O gün duâlarınızı kabûl buyurup, sizlere rahmet nazarı ile nazar ediyor" buyuruyorlar.