28 Mayıs 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Kur`ân'ın nüshası dünyâdan kalksa, Hamdi Efendi yazdırabilirdi. Arap ulemâsı buraya geldi, Şamlılar geldiler, hocaefendi ile kıraat hakkında konuştular, "Türklerden böyle kırâat âlimi var mıymış?" diyerek hayretlerini izhâr ettiler. Bu adamın eline yirmi beş lira para geçiyordu. Bu adam köy çocuğu değil, İstanbul Efendisi, iyi yemeye iyi giymeye alışmış. Bu adam dilendi! Dilendi dediysem bir köşeye oturup da mendil açmadı ama meselâ bir cenâzede beni görüyor, "Muzaffercim, akşama Kur`ân okunacak mı? Beni de çağır e mi, sakın unutma" filan diyordu. Bu millet onu böyle süründürdü. Salah el-Müneccid'ler filan geldiydi de hocaefendi ile görüşdüler de şaşırdılar. "Türk ulemâsından böyle kıraat bilen hoca var mıydı?" dediler. İşin en acı tarafı, mahalle imamları filan da hep onunla uğraşdılar. Bir tarafdan yokluk var, bir tarafdan da uğraşanlar var.Efendi Hazretleri bunları anlatınca, o meclisde hazır bulunan Hâfız Âsım Şâkir Gören, Efendi Hazretlerini tasdîk ve te'yîd zımnında şu ibretli hâtırasını anlatmışdı :
Hamdi Efendi ile berâber Edirnekapısında bir dostumuzun cenâzesine gitmişdik. Diyânet teşkîlâtındaki efendiler, karşıya dizilmişler, onu görünce, "Bu adam yine geliyor başımıza" filan diye homurdanmaya başladılar. Hamdi Efendi bunu duyunca fenâ halde bozuldu. Cenâze sâhibini tanıyorum, yanına gittim, "Git, şu Efendi'nin elini öp, tut getir şuraya oturt, riyâseti de ona ver, o okutsun" dedim. Cenâzeden sonra dönerken yolda yanıma geldi, "Âsım evlâdım, bu adam bana çok mangır verdi, Allah razı olsun ama ondan daha çok bu adamların yanında bana iltifat etmesi beni çok mütehassis etti" dedi.Reîsülkurrâlığı Hünkâr İmâmı Hoca Niyâzî Efendi ile Yeraltı Câmii İmâmı Üsküdarlı Ali Efendi arasında olan Hamdi Efendi'nin çok zengin bir de kütübhânesi varmış. Hamdi Efendi, çoğu kıraat ilmine dâir kıymetli ve nâdir kitaplarla dolu bu kütübhânesini fakr u zarûret sebebiyle elden çıkarmak zorunda kalmış. Ne var ki vaktiyle büyük paralar verilerek alınan o güzelim kitaplar o günlerde hiç para etmiyormuş. Efendi Hazretleri, Hamdi Efendi'nin fakr u zarûret yüzünden kitaplarını satmak zorunda kaldığını ve kitapların yok fiyatına gittiğini hayıflanarak anlatırlardı. "İşin kötüsü kitaplar da para etmiyor. Kitaplar para etse haydi neyse. Rezâletin büyüğü. Koca kitap, en fazla 2,5 lira ediyor. Alan yok ki kime satacaksın. Okuyanı yok edeni yok" buyurmuşlardı.