Reîsülkurrâ Ahmed Hamdi Yavuzvarnalı

28 Mayıs 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Kıraat
Ahmed Hamdi Efendi
1877-1959

Müslümanlar arasında Türklerin Kur`ân-ı Kerîm'e hürmeti bambaşkadır demişdik. Milletimizin Kur`ân'a hürmeti şekilde kalmayıp, yüzyıllara yayılan büyük bir hizmete dönüşmüşdür. Bu millet asırlar boyunca nice hâfızlar ve nice kurrâlar yetiştirmiş, nice hattatlarımız san'at hârikası nice mushaflar yazmışlar, nice âlimlerimiz nice tefsîr kitapları te'lîf etmişlerdir.

Bu yazıda sizlere tanıtmak istediğim zât, milletimizin Kur`ân'a hürmet ve hizmetinin bir tezâhürü olarak yetişen ve ömrünü Kur`ân-ı Kerîm'e vakfetmiş olan Hâfız Ahmed Hamdi Efendi'dir. 

Varnalı Hamdi Efendi diye anılan bu zât, 1877 senesinde İstanbul'da dünyâya gelmişdir. Babası Sultan Selîm Câmi baş imâmı Hoca Abdullah Zekâî Efendi'dir. Hamdi Efendi, kıraat ilmini önce babasından sonra da Hoca İbrahim Efendi'den tahsîl etmişdir. O devrin kıymetli hocalarından Ali Rıza Efendi ile Pâdişâh İmâmı Hâfız İsmâil Hakkı Efendi'den istifâde ederek kıraatını ilerleten Hamdi Efendi kısa sürede nâmlı hâfızlar arasına girmişdir. Kıraat icâzetini Ödemişli Hoca Abdüllatîf Efendi'den alan Hamdi Efendi bir müddet bazı memurluklarda bulundukdan sonra ilmiye sınıfına geçerek Medresetü'l-Kuzât'da Kur`ân-ı Kerîm müderrisi olmuşdur. Medreseler kapatıldıkdan sonra babasının vazîfe yapdığı Sultân Selim Câmi-i Şerîfine imâm-hatîb olarak ta'yîn edilmişdir.
Hattatlığı da olan Hamdi Efendi kıraat ilminde yektâ bir zât olmasına rağmen kıymeti hiç bilinmemişdir. Zîrâ yetiştiği devir Osmanlı Devletinin yıkılmaya yüz tuttuğu ve harb felâketleri ile boğuşduğu bir devirdir. En verimli olacağı çağ da, maalesef bu ilmin hiç itibar görmediği bir devirdir.

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, kıymeti bilinmeyen âlimlerimizden bahsettiği bir sohbetlerinde Reîsülkurrâ Hamdi Efendi'yi de zikretmiş ve onun hakkında şunları anlatmışlardı :
Kur`ân'ın nüshası dünyâdan kalksa, Hamdi Efendi yazdırabilirdi. Arap ulemâsı buraya geldi, Şamlılar geldiler, hocaefendi ile kıraat hakkında konuştular, "Türklerden böyle kırâat âlimi var mıymış?" diyerek hayretlerini izhâr ettiler. Bu adamın eline yirmi beş lira para geçiyordu. Bu adam köy çocuğu değil, İstanbul Efendisi, iyi yemeye iyi giymeye alışmış. Bu adam dilendi! Dilendi dediysem bir köşeye oturup da mendil açmadı ama meselâ bir cenâzede beni görüyor, "Muzaffercim, akşama Kur`ân okunacak mı? Beni de çağır e mi, sakın unutma" filan diyordu. Bu millet onu böyle süründürdü. Salah el-Müneccid'ler filan geldiydi de hocaefendi ile görüşdüler de şaşırdılar. "Türk ulemâsından böyle kıraat bilen hoca var mıydı?" dediler. İşin en acı tarafı, mahalle imamları filan da hep onunla uğraşdılar. Bir tarafdan yokluk var, bir tarafdan da uğraşanlar var.
Efendi Hazretleri bunları anlatınca, o meclisde hazır bulunan Hâfız Âsım Şâkir Gören, Efendi Hazretlerini tasdîk ve te'yîd zımnında şu ibretli hâtırasını anlatmışdı :
Hamdi Efendi ile berâber Edirnekapısında bir dostumuzun cenâzesine gitmişdik. Diyânet teşkîlâtındaki efendiler, karşıya dizilmişler, onu görünce, "Bu adam yine geliyor başımıza" filan diye homurdanmaya başladılar. Hamdi Efendi bunu duyunca fenâ halde bozuldu. Cenâze sâhibini tanıyorum, yanına gittim, "Git, şu Efendi'nin elini öp, tut getir şuraya oturt, riyâseti de ona ver, o okutsun" dedim. Cenâzeden sonra dönerken yolda yanıma geldi, "Âsım evlâdım, bu adam bana çok mangır verdi, Allah razı olsun ama ondan daha çok bu adamların yanında bana iltifat etmesi beni çok mütehassis etti" dedi.
Reîsülkurrâlığı Hünkâr İmâmı Hoca Niyâzî Efendi ile Yeraltı Câmii İmâmı Üsküdarlı Ali Efendi arasında olan Hamdi Efendi'nin çok zengin bir de kütübhânesi varmış. Hamdi Efendi, çoğu kıraat ilmine dâir kıymetli ve nâdir kitaplarla dolu bu kütübhânesini fakr u zarûret sebebiyle elden çıkarmak zorunda kalmış. Ne var ki vaktiyle büyük paralar verilerek alınan o güzelim kitaplar o günlerde hiç para etmiyormuş. Efendi Hazretleri, Hamdi Efendi'nin fakr u zarûret yüzünden kitaplarını satmak zorunda kaldığını ve kitapların yok fiyatına gittiğini hayıflanarak anlatırlardı. "İşin kötüsü kitaplar da para etmiyor. Kitaplar para etse haydi neyse. Rezâletin büyüğü. Koca kitap, en fazla 2,5 lira ediyor. Alan yok ki kime satacaksın. Okuyanı yok edeni yok" buyurmuşlardı.

24 Mayıs 1959 tarihinde vefât eden Ahmed Hamdi Efendi, Edirnekapı Mezarlığında medfûndur. Rahmetullahi aleyhi ve rahmeten vâsia.

 Âlimin fazlı değildir câh ile
Câh ile gelmez fazîlet câhile
Listeye geri dön