17 Nisan 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Mesnevî-i Şerîf'deki hikâyelerden biridir :
Ressamlar arasında iddiâlaşma olmuş, Çinli ressamlar, "Bu işi en iyi biz biliriz" demişler, Rûm diyârının ressamları da "Resim sanatında kimse bizden daha hünerli değildir" demişler. Devrin pâdişahı bunları yarıştırarak hangi tarafın üstün olduğunu görmek istemiş. Pâdişah, sarayından karşılıklı iki odayı ressamlara tahsîs etmiş, birinde Çinliler resim yapacaklar, diğerinde Bizanslı ressamlar hünerlerini gösterecekler. Çinli ressamlar pâdişahdan çeşit çeşit boyalar istemişler. Pâdişah da ne istedilerse vermiş onlara. Rûm diyârının ressamları ise boya moya istememişler, var güçleriyle duvarı cilâlamaya başlamışlar. O derece cilâlamışlar, o derece parlatmışlar ki duvarı, gök gibi tertemiz ve berrak bir hâle getirmişler. Çinli ressamlar işlerini bitirince, eserlerine bakıp gururlanmışlar. Pâdişah onların odasına girip de yapdıkları resimleri görünce, hayrân olmuş, hakîkaten çok güzelmiş resimler. Sonra diğer ressamların bulunduğu odaya girmiş pâdişah. O gelir gelmez ressamlar, iki odayı ayıran perdeyi kaldırıvermişler. Tabii perde kalkınca, diğer odadaki resimler bu odanın duvarına aksedivermiş. Çinlilerin nakışları bu odada daha parlak görünüyor, resimler göz kamaştırıyormuş.Burada Çinli ressamlardan murâd, âlimlerdir, ilim ehlidir. Onların işi gücü, okumak, ilim öğrenmek, ezber yapmak, eser telif etmek yani temiz sayfaları karalamakdan ibâretdir. Rûm diyârının ressamları ise sôfîlere işâretdir. Onlar kitâb ezberlemekle uğraşmazlar, ilim tahsîliyle de alâkadar olmazlar. Bilakis onlar, kalblerini tasfiye etmek, nefslerini tezkiye etmek sûretiyle bildiklerini de unutmaya, silmeye çalışırlar. Zîrâ kalbleri temizleme, saflaştırma sanatıdır sôfîlik. Eğer kalb küdûrât-ı mâsivâdan tamâmen arınır, sâf hâle gelirse, tıpkı parlak bir ayna gibi olur, hakîkatleri olduğu gibi yansıtır. Böyle bir zât, ümmî dahi olsa, en büyük âlimleri bile susturur. Yâhud karşısındaki kimsenin kalbinden geçeni bilir. Yâhud hakâik-i Kur`âniyye onun kalbine ilhâm tarîkiyle gelir de âlimlerin bilmediği, müfessirlerin yazmadığı hakîkatleri söyler. Hazret-i Yûnus'un, "Bir sinek bir kartalı kaldırdı vurdu yere, yalan değil gerçekdir ben de gördüm tozunu" sözünün mânâsı da budur.