Resûl-i Ekrem Efendimizin Resmini Yapmak Câiz midir?

1 Kasım 2016 tarihinde yayınlanmıştır.

Resulullah
Hilye-i Şerîf
Bir gün cemaatden biri, Muzaffer Efendi Hazretlerine enteresan bir soru sordu :
Resûlullah'ı rüyâsında gören biri O'nun resmini yapabilir mi?...
Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Resûlullah, resminin yapılmasını men' etmişdir...Resûlullah'ı rüyâda gören muhakkak O'nu görmüşdür ancak herkes O'nu kendi derecesine ve yakınlığına göre görür...Hazret-i Peygamber'i kimi sakallı, kimisi sakalsız görür, kimisi genç, kimisi ihtiyâr görür...Resûlullah Efendimiz parlak bir ayna gibidir, O'na her bakan kendini görür...Meselâ, Peygamber aleyhisselâmın sünnetine riâyetkâr isen O'nu sakallı görürsün, sünnetine riâyet etmiyorsan sakalsız görürsün...O'nda gördüğün eksik senin kusûrundur...Tıpkı bir aynanın insanın kusurlarını da göstermesi gibi...
Aynı kişi bu cevâba karşılık ikinci bir soru daha sordu :
Peki, böyle bir resim yapılmışsa, ne yapmak gerekir? O resmi imhâ mı etmek gerekir?
Efendi Hazretleri cevâben buyurdular ki :
Hayır, neden imhâ edesin...Kalsın...Bir şey lâzım gelmez...Yapılmış bir kere, yapılanı yok etme...Resûlullah resminin yapılmasına râzı olmadığı için resmi yapanın Allah'a tövbe-istiğfâr edip, Resûlullah'dan af dilemesi gerekir ama senin eline böyle bir resim geçtiyse imhâ etmezsin...
O ara cemaatden başka bir zât, içinde Resûlullah'ın resminin de olduğu bir kitabın kendisinde bulunduğundan bahsedince Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Ben de var...Hattâ ben de bir para var, bir tarafında Hazret-i Ali'nin diğer tarafında Hazret-i Peygamber'in resmi var...İranlılar yapmışlar...Elime geçti, götürdüm eve koydum...
www.muzafferozak.com



Yazının başındaki levhada vaktiyle binlercesi yazılmış olan Hilye-i Şerîf'lerden birini görüyorsunuz..."Hilye", sözlükde “süs, ziynet, kolye” anlamında, mecâzen ise “yaradılış, sûret ve güzel vasıflar” demekdir. "Hilye" tabiri, şumullü olup Resûl-i Ekrem Efendimizin vasıflardan bahseden bütün eserleri içine alırsa da Türk-Osmanlı kültüründe daha çok bu gibi levhaları ifâde etmek için kullanılmışdır ve bunlara "Hilye-i Şerîf" denmişdir...Bu levhalarda ekseriyetle Hazret-i Ali kerremallahu vecheh Hazretlerinin tarifi ile Resûl-i Ekrem Efendimizin şemâili yani bazı fizikî özellikleri ile güzel ahlâkına dâir vasıfları yazılıdır...Bu metinlerden en meşhûr olanının tercümesi şöyledir :
“O, ne çok uzun ne de çok kısa idi, kavminin orta boylusu idi. Saçları ne kıvırcık ne de dümdüzdü, hafifçe dalgalı idi. Yüzü hafif değirmi ve dolgunca idi. Yüzünün rengi pembemsi beyaz, gözleri siyah, kirpikleri sık ve uzun, kemiklerinin eklem yerleriyle omuz başları irice idi. Vücûdu kılsız olup sadece göğsünden göbeğine doğru inen ince bir tüy şeridi vardı. El ve ayak parmakları kalınca idi. Yürürken meyilli ve engebeli bir yerde yürürcesine ayaklarını sürtmeden sertçe kaldırır ve adımlarını uzunca atardı. Bir kimseye baktığı zaman yalnızca başını çevirerek değil bütün vücûdu ile o tarafa yönelirdi. Sırtında, iki kürek kemiği arasında, peygamberler zincirinin son halkası olduğunu gösteren nübüvvet mührü vardı. İnsanların en cömerdi, en doğru sözlüsü, en yumuşak huylusu ve en arkadaş canlısı idi. Kendisini ilk defa görenler onun mehâbeti karşısında sarsılırlar fakat dostluk kurup sohbetinde bulunanlar onu çok severlerdi. Efendimizi övmek isteyen kimse, ‘Ben ondan önce ve sonra eşini benzerini görmedim’ derdi. Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun”
Şevki Efendi'nin enfes hattıyla bir Hilye-i Şerîf
Efendimiz resminin yapılmasını men' ettiği için müslümanlar asırlarca Hilye-i Şerîf levhaları ile evlerini tezyîn etmişler ve hilyeler hat sanatımızın en kıymetli eserleri olmuşdur...Bütün büyük hattatlar hilyelere çok özendiği gibi müzehhibler de hilyelerin tezhîbine çok emek harcamışlar ve pek müzeyyen levhalar ortaya çıkarmışlardır...Hilye-i Şerîf levhalarına, halkın her kesimi tarafından o kadar rağbet edilmişdir ki, bazı hattatların yüzlerce hilye yazdıkları bilinmekdedir...Hemen hemen hiçbir müslüman evi yokdur ki o evde Hilye-i Şerîf olmasın...Bilmem cami, mescid ve dergâhları saymaya lüzûm var mı? Zîrâ Hilye-i Şerîf levhalarının en sanatlı olanları bu ma'bedlerimizi süslemişdir, sayıları çok azalmakla berâber hâlâ da süslemekdedir...

Efendimizin şemâili üzerine, kaynağı hep Hazret-i Ali radıyallahu anh olmak üzere, daha uzun tarifler de vardır...Nâdir de olsa bazı levhalarda o metinler de yazılmışdır...
Farklı râvilerden gelen hilye metinleri Ahmed Cevdet Paşa tarafından tek bir metin halinde toplanarak tercüme edilmişdir. Devrin ilim ve edebiyat dünyâsında yankı uyandıran bu eser iki defa da levha halinde basılmışdır...Meraklılara tavsiye edebileceğim derli-toplu bir kaynak da TDVİA'ndeki iki bölümden oluşan Hilye maddesidir...
Bedir Harbini tasvîr eden bir minyatürde
Resûl-i Ekrem Efendimizin sembolik sûreti
Diğer tarafdan, Osmanlı devrinde yapılan bazı minyatürlerde Efendimizin ve yakınlarının resmedildiğini de görüyoruz...Ancak bu tasvirlerde Efendimizin yüzü resmedilmediği gibi minyatür tekniğinin bir tezâhürü olarak Efendimizin vücûdu da belli-belirsiz resim sanatındaki gibi belirgin değildir...Bu maksadla, üzerindeki elbise bütün uzuvlarını kapatacak şekilde bol ve dökümlü olarak resmedilmişdir...Üstelik bu minyatürler daha çok saray çevresinde okunan bir takım kitapların içinde yer almış ve oldukça dar bir çevreye münhasır kalmışdır, sayılamayacak kadar çok yazılan ve evlerin, mescidlerin, dergâhların duvarlarını süsleyen Hilye-i Şerîf levhaları gibi halka mâl olmamışdır...Bu da ecdâdımızın bu hususdaki hassâsiyyetini göstermekdedir...
Listeye geri dön