Resûl-i Ekrem Efendimizin Ta'lîm Ettiği Bir Mağfiret Duâsı

4 Ocak 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Dua

DUÂ

اللهمَّ إني ظلَمتُ نفسي ظلمًا كثيرًا ولا يَغفِرُ الذُّنوبَ إلا أنتَ فاغفِرْ لي مَغفِرَةً من عِندِك وارحَمْني إنك أنت الغَفورُ الرحيمُ

OKUNUŞU

Allahümme innî zalemtü nefsî zulmen kesîrâ. Velâ yağfiru'z-zünûbe illâ ente. Fağfirlî mağfireten min 'indik. Verhamnî. İnneke ente'l-Gafûru'r-Rahîm

MEÂLİ

Allahım, muhakkak ki ben nefsime çok zulmettim. Biliyorum ki, günâhları ancak sen mağfiret edersin. Yegâne mağfiret mercii sensin. Öyleyse beni, zât-ı ulûhiyyetine mahsûs mağfiretinle mağfiret eyle. Bana merhametinle muamele eyle. Şübhesi ki sen Gafûr'sun, sonsuz mağfiret sâhibisin ve muhakkak ki sen Rahîm'sin, sonsuz merhamet sâhibisin.

ÎZÂHI

Arapçada nefs, insanın kendisi demekdir yani "nefsime zulmettim" demek "kendime zulmettim" demekdir. Buraddaki nefsi, tasavvufî ıstılâh olarak kullandığımız nefs ile karıştırmamak lazımdır. Buradaki asıl incelik, zulmetmek mes'elesindedir. Zulmün en şumûllü ta'rîfi, bir şeyin tam olarak hakkını vermemek, bir şeyi lâyık olduğu gibi kullanmamakdır. Nefse zulmetmenin en yaygın ve bilinen şekli, günâh işlemekdir. Günâhın insanın kendisine zulüm sayılmasının sebebi, insanın Hakk'a ibadet maksadıyla yaradılmış olması, günâhın ise bunun tam zıddı olmasıdır. İnsanın kendisine zulmetmesinin daha nice şekilleri vardır. Meselâ insana paha biçilmez bir ömür verilmişdir, bu ömrü israf etmek insanın kendisine yapabileceği en büyük zulumdür. Meselâ insana paha biçilmez bir vücûd ve sıhhat verilmişdir, kötü alışkanlıklarla ve ihmâllerle sağlığını bozmak ya da tedbîrsizlik ve ihmâllerle hayâtını tehlikeye atmak da insanın kendisine zulmetmesinin başka şekilleridir. Kendine zulmetmek mes'elesine böyle bakınca, mes'ele hem çok genişler hem de vüzûh kazanır. Bir kimse ne kadar âbid, ne kadar zâhid, ne kadar müttakî olursa olsun, yine de Allah'a bu şekilde münâcât etmelidir. Böyle duâ etmekle, Allah'a hakkıyla ibadet edemediğini ya da Hakk'ın verdiği sayısız nimetlerin şükrünü layıkıyla eda edemediğini itiraf ederek Allah'dan afv ve mağfiret dilemiş olur. Nitekim Resûl-i Ekrem Efendimiz bu duâyı, Peygamberlikden sonra en yüce makâm olan sıddîkiyyet makâmına erişen, yâr-ı gâr-ı Resûl, Ebûbekir Sıddîk radıyallahu anh Hazretlerine, onun kendisinden bir duâ taleb etmesi üzerine öğretmişdir. Herkesin bildiği gibi Ebûbekr-i Sıddîk, Resûlullah'ın nice nice iltifatlarına nâil olan, cennetle müjdelenen ve ashâb içinde Peygamberimize en yakın olan zevâtdandır.
Listeye geri dön