18 Aralık 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Tevessülü tarîf ederken, "Allah'a yaklaşmak için yâhud duâların, isteklerin kabûlü için Allah'a karîb olan zevâtı aracı tutmak, onları vesîle edinmek demekdir" demişdik. Allah'a en karîb olan zât, Resûl-i Ekrem Efendimiz olduğuna göre, en makbûl tevessül de, O'nunla yapılan tevessüldür. Bu da bir kaç türlü olur. Şöyle ki :
- Birincisi Resûlullah'a salât ü selâm okumakdır. Resûlullah ile tevessülün en güzeli, en faydalısı, en a'lâsı budur. En kolayı da budur zîrâ salât okumak için zaman yâhud mekân tahdîdi yokdur, her yerde her ân okunabilir. Salât için abdest şartı da yokdur. Elbette abdestliyken okumak efdaldir ama isteyen abdestiz de okuyabilir salât ü selâmı. Salât ü selâm hem bir duâ, hem bir ibâdet olması bakımından, hem de Resûlullah'ın muhabbetini celb etmesi bakımından eşsiz, emsâlsiz bir vesîledir. Salavâta devâm edenler, kısa bir müddet içinde, faydasını görürler.
- İkincisi, duâlarımızda Hazret-i Peygamber'i şefî' tutmakdır yani Cenâb-ı Hakk'dan istediklerimizi O'nun hürmetine istemekdir. "Yâ Rabbi Habîbin hürmetine duâmı kabûl et", "Yâ Rabbi Resûl-i Ekrem hürmetine beni affet", "Allahım, Habîb-i Edîbin hürmetine bana ihsân et, beni kapından boş çevirme" diyerek Allah'a yalvarmakdır. Bu da pek tesirli bir tevessüldür. Zîrâ Allah, sevgilisi hürmetine istenildiğinde duâları kabûl eder.
- Üçüncüsü, Hazret-i Peygamber'i ziyâret etmekdir. Bu da yine O'nunla tevessül etmek demekdir. Nitekim Efendimiz, "Kabrimi ziyârete edene şefâatim vâcib olur" buyurmuş ve büyük bir müjde vermişdir mü'minlere.
- Dördüncüsü, Resûl-i Ekrem Efendimizin sözlerini okumak, okutmak, yazmak, yazdırmak ve yine O'nun hayâtını, efâl ü harekâtını öğrenmek, öğretmek sûretiyle tevessüldür. Zîrâ Cenâb-ı Hakk'ın rızâsını elde etmeye yarar bütün bunlar. Mevlid olsun, Miraciyye olsun bunlar hep birer vesîledir, bunları okumak Hazret-i Peygamber'le tevessül etmekdir.
- Beşincisi, Resûl-i Ekrem'in şân-ı vâlâsını beyân etmek, O'nu medh ü senâ etmek ve gönüllerde muhabbet-i Muhammediyye nûrunu uyandırmak üzere eserler ortaya koymakdır. O'nun hakkında yazılmış sayısız kitâb, risâle ve şiirler hep bu sınıfa girer. Bunlar da hep Resûlullah ile tevessüldür.
- Altıncısı, çocuklara Resûlullah'ın isimlerinden birini vermekdir. Meselâ Araplar en çok Muhammed ismini verirler çocuklarına. Türkler en çok Ahmed, Mehmed, Mustafâ isimlerini verirlerdi çocuklarına. Bu isimler Resûlullah'a muhabbet sebebiyle ve O'nun şefâatini dilemek için verilirse, bu da bir vesîledir.
- Yedincisi, ölmüşlerimiz için yapılan hayır hasenât, okunan hatimler ve sûreler, yapılan zikirler, hediye edileceği zaman, duâda önce Resûlullah'ın ismi zikredilir ve bütün bunlardan hâsıl olan ecir ve sevâb önce O'na hediye edilir. Bu da pek mühim bir vesîledir.