19 Mart 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
18. asır ricâlinden Erzincanlı Şeyh Muhammed Sâdık Efendi Hazretlerinin bu risâlesi, seyr ü sülûkün safhalarını ve nefsin mertebelerini gösteren eşsiz bir eserdir ve pek de latîfdir. Zîrâ müellif, sâliklerin manevi yolculuğunu latîf temsillerle ve zarîf teşbihlerle îzâh etmişdir. Dışarıdan bakılınca bir hikâyeyi andırır ama aslında başdan sona seyr-i sülûkü anlatır. Eser tıpkı bir ayna gibidir. Öyle ki, her okuyucu, eserde kendi hâlini müşâhede eder, kendisini görür, hangi mertebede olduğunu anlar ve seyr-i sülûkünde daha ileri bir mertebeye ulaşmak için neler yapması gerekdiğini öğrenir. Hazret, isteseydi, bunları doğrudan doğruya da anlatabilirdi. Ne var ki, kişiye "sen şu hâldesin, bu hâldesin, şöyle yapmalısın, böyle yapmalısın" demek yerine ona bir ayna tutarak kendi kendisini görmesini sağlamak çok daha tesirlidir ve bu usûl hakîkaten pek latîf bir irşâd usûlüdür.
Bu risâlenin pek çok baskısı yapıldı ama benim gördüklerim arasında en çok beğendiğim yukarıda kapak fotoğrafını gördüğünüz edisyondur. Yusuf Turan Günaydın tarafından hazırlanan ve Büyüyen Ay Yayınevi tarafından Nefsin Şehirleri alt başlığıyla yayınlanan bu kitabda, eserin aslıyla beraber sadeleştirilmiş bir nüshası da var. Hattâ Süleymaniye Kütüphanesindeki yazma nüshasının fotokopisi de konulmuş. Böylece dileyen, yazma nüshadan, dileyen latin harflerine çevrilmiş hâlinden, dileyen de sadeleştirilmiş metinden okuyabilir. Kitabın baş tarafında, müellif ve eser hakkında verilen bilgiler de çok faydalı olmuş.
Dikkat ederseniz biz her fırsatda, dervîşliğin insanın dış dünyâsı ile bir alâkasının olmadığını, bilakis tamâmen insanın iç âlemi ile alâkalı olduğunu, şekille, sûretle, kıyâfetle, merâsimle dervîş olunamayacağını söylüyoruz. İşte bu eser bize bu iç âlemi göstermekdedir.
Tarîkat terbiyesinin ne olduğunu ve sâlikin seyr ü sülûk esnâsında hangi merhalelerden geçdiğini merâk edenlere yâhud kendisinin hangi mertebede bulunduğunu görmek isteyenlere bu eseri tavsiye ederim.