Rum Köyüne Cerre Giden Yaşlı Molla

11 Haziran 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Cer
Eskiden üç aylar girince medreseler tatil edilir ve medreselerde okuyan talebeler yani mollalar, çevre illerdeki kasaba ve köylere dağılırlar, dînî konularda halkı aydınlatırlar, vaazlar verirler, halkın dînî müşküllerini hallederler, bulundukları yerlerde terâvih namazı kıldırırlar, Kur`ân-ı Kerîm okurlar ve nihâyet bayram gelince, namazı kıldırdıkdan sonra köy veya kasaba halkının gönlünden kopan tarhana, bulgur, pekmez, peynir ve sâire gibi yiyecek maddelerini ve paraları toplarlar ve bunları bir sonraki dönem tahsillerine devâm edebilmek için kullanırlardı. Buna "CER" ve bu çıkışa da "CERRE ÇIKMA" denilirdi. 

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin babası Mehmed Efendi gençliğinde medresede ders okurken aynı medresede çok yaşlı bir molla varmış. O molla, ne hikmetse medreseyi bitirememiş ama yıllarca orada ikâmet etmeye devâm etmiş. Bu yaşlı molla cer mevsimi yaklaşırken Efendi Hazretlerinin babasına sormuş : "Mehmed, sen her sene cerre çıkıyorsun, gelirken ne getiriyorsun?" diye sormuş. Mehmed Molla, "Bulgur veriyorlar, nohut veriyorlar, fasulye veriyorlar, pirinç veriyorlar, biraz da para veriyorlar" diye cevap vermiş. Yaşlı molla, "Boşver fasulyeyi nohutu, kaç para topluyorsun, sen ondan haber ver" diye sormuş. Mehmed Molla, "İki üç altın" diye cevap vermiş. Yaşlı molla, "Öyle cer mi olur, gel bu sene biz seninle beraber gidelim de gör bakalım cer nasıl olurmuş" demiş. 

O sene cerre berâber gitmişler. Yaşlı molla, yola çıkarken Mehmed Molla'ya "Büyük bir Rum köyü bulmamız lâzım" demiş. Mehmed Molla, "Ne işimiz var Rum köyünde?" diye hayretle sorunca yaşlı molla, "Sen hiç karışma, sen benim dediklerimi yap" demiş. Sora sora büyük bir Rum köyü bulmuşlar. Yaşlı molla, sabaha karşı köyün meydanında yüksek bir yere çıkmış, Mehmed Molla'yı da karşısında bir yere çıkartmış. "Haydi şimdi ikimiz de bir ezan okuyalım" demiş ve başlamışlar bülend-i âvâz ile çifte ezan okumaya. Köyün halkı ezânı duyunca uykularından uyanıp ayağa kalkmışlar, lambaları yakmışlar ve ne oluyor diye evlerinden dışarı çıkmışlar. Köyün papazı önde ahâlisi arkada köyün meydanına gelince bir de bakmışlar ki sarıklı cübbeli iki hocaefendi meydanda duruyor. Papaz, "Hocaefendiler hoşgeldiniz, isterseniz buyrun size sabah kahvaltısı ikrâm edelim ama burası müslümân köyü değil, bu köyün tamâmı hıristiyandır, bir tek müslümân yok" demiş. Yaşlı molla, "Olsun, zararı yok. Siz İncil'den vaaz edin biz de Kur`ân'dan vaaz edelim. Belki bu köyde hidâyete erecek insanlar vardır, belli mi olur" deyince papaz şaşkınlıkdan duralamış. Biraz kendini topladıkdan sonra sormuş "Burada ne kadar kalacaksınız?". Yaşlı molla, "Bayrama kadar kalacağız" diye cevap vermiş. Papaz, "Peki, bir müslüman köyüne gittiğinizde ne kadar alıyorsunuz?" diye sormuş. Yaşlı molla, "Valla belli olmaz, bazen on bazen yirmi bazen elli altın olur" demiş. Papaz "Peki, biz size adam başı altmış altın versek, buradan gider misiniz?" demiş. Yaşlı molla, "Gideriz" demiş ve paraları aldıkdan sonra Mehmed Molla'ya dönüp, "Bak işte cer böyle olur" demiş.

www.muzafferozak.com
Listeye geri dön