Rüya Hakkında

5 Temmuz 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

Rüya

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki : 

Malûm ya efendim rüyâda, göz yok, madde yok, gören nedir, görülen nedir? Görmek için göz yok, göz kapalı. Madde de yok görmek için. Gören ne görüyor, görülen nedir? Hakk gösterir rüyâyı. Rüyânın sıdk u sadâkatle bir takım manâlara hâmil olduğunu ve vahy-i ilâhînin Resûl-i Ekrem'e de evvelâ rüyâ-yı sâdıka ile başladığını Buhârî-i Şerîf haber veriyor, diğer hadîs kitâbları da öyle. Onun için mü'minlerin rüyâları sıhhatli çıkar, sahîh çıkar. 

Bunu da sakın hâ kulak arkası etmeyin. "Kâfir rüyâ görmüş, kâfirin rüyâsından ne olacak, abdestsizin rüyâsından ne olacak" dememeli. Mâdem ki insandır, insan elbisesi giymişdir, insandır, rüyâsına kıymet vermek lâzımdır. "Abdestsizin rüyâsından ne olur" demeyeceksin! Allah dilerse abdestsize de rüyâ gösterir, kâfire de rüyâ gösterir. Bunu da ben böyle indî söylemedim, gene Kur`ân'dan aldığım nûr ile, ondan istinbât etdiğim nûr ile söyledim. Malûm-ı ihsânınız, Yûsuf Peygamber'in pâdişahı mü'min değildi, rüyâ gördü, rüyâsı sadâkatle çıkdı ya. Kâfirdi ya! Cenâb-ı Hakk rüyâyı gösterir gösterdiği kişiye. 

Burası yeri değil ama artık açıldı, bunu da söylemeden geçmeyelim. Rüyâyı herkese söylemeyin. Sulehâdan olan zevâta söyleyin rüyâyı. Sulehâdan olan zâta söyleyin, şom ağızlılara söylemeyin rüyâyı. Bazı kişi vardır, rüyâyı tabir eder, Allahu Teâlâ, tabîrinde onu yalancı çıkarmamak için, onu yalancı çıkarmamak için, onun tabîr etdiği gibi rüyâyı zuhûra getirir. Neyse geçiyoruz, çok uzun bir mesele bu, şimdi geçeceğim. 

Meselâ gene haber veriyoruz. Resûl-i Ekrem'i gören mutlaka Peygamber'i görmüşdür. Sakallı, sakalsız. Pantalonlu, şalvarlı. Entârili, Arap kıyâfetli, Türk kıyâfetli. Neyse makâmın, Resûl-i Ekrem'e kurbiyyetin o şekilde görürsün. Resûlullah aynadır çünkü mir`âtdır, O'na bakan kendini görür. Peygamber'i sakalsız görürsen, bil ki senin sakal sünnetinde eksikliğine işâretdir. Aynaya bakdın, sakalın yoksa, sakalsız görürsün kendini. Bunun gibidir. Mir`âtdır çünkü.

Bunu nasıl isbât edeceğiz? Bir gün Resûl-i Ekrem oturuyormuş Mescid'de, sallallahu aleyhi vesellem, Sıddîk-ı Ekber, Seyyidinâ Ebâ Bekir Sıddîk gelmiş Huzûr-ı Saâdet'e, "Yâ Resûlallah, senden güzel yüzlü, senden tatlı sözlü hiç bir kimse dünyâya gelmemişdir, bu güneş onun üzerine doğmamışdır" demiş. "Sadakte" demiş Cenâb-ı Peygamber ona, "Doğru söyledin" demiş. Ashâb da böyle duruyorlar. Arkasından Ebâ Cehil gelmiş, cehâlet babası. 

Câhil kime diyorlar? Âlim kime derler, câhil kime derler? Âlim Allah'ı bilene derler, Allah'ı tanıyana, Allah'a inanana. Allah'ı bilene âlim derler, Allah'ı bilmeyene câhil derler. Ebû Cehil, cehil babası, gelmiş, "Yâ Muhammed" demiş, estağfirullah, "senden acı sözlü, senden çirkin yüzlü kişi görmedim ben" demiş. Buyurmuşlar ki, "Sadakte Yâ Ebâ Cehil, Yâ Ebe'l-Hakem", "Doğru söyledin" demiş Peygamberimiz. Sahabe, bu iki zıd mütalaayı Peygamber tasdîk ediyor, bunun sırrını sormuşlar, "Yâ Resûlallah birisi seni medh etdi, doğru dediniz, ikincisi geldi zemmetdi, gene ona da doğru dediniz, bu nasıl şey" deyince, "Ben bir mir`ât-ı mücellâyım, bir aynayım, bana bakan kendisini gördü" diyor. 

Resûl-i Ekrem'i görürseniz eğer müjde size! Eğer paylarsa ya çarparsa, ya döverse, ya vurursa, kork! Ama mutlakâ görürsen şefâate nâil olacaksın. Bunu bil. Kime şefâat edecekse mübârek cemâlini gösterir. 

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön