Rüyâ Tabîrine Dâir Bazı İncelikler

13 Nisan 2022 tarihinde yayınlanmıştır.

Rüya

Tabîr ilmine vâkıf olan zevâtın beyânına göre sıhhat bakımından en kuvvetli rüyâlar ilkbahar ve yaz aylarında görülen rüyâlardır. Sonbahar ve kış aylarında görülen rüyâlar daha zayıfdır. Sabaha karşı yâhud gündüz uykusunda görülen rüyâlar çok çabuk zuhûr eder. Gecenin başlarında görülen rüyâlar en geç zuhûr eden rüyâlar olup, yirmi sene hattâ kırk sene sonra vâki' olanlar vardır. Meselâ Yûsuf aleyhisselâmın çocukken gördüğü o meşhûr rüyâ böyledir, uzun yıllar sonra tahakkuk etmişdir.

Herkes rüyâ tabir edemez. Herkese de rüyâ anlatılmaz. Rüyâ tabir edecek olan zât, ehl-i salah, ehl-i sıdk, hüsn-i hâl sâhibi olmalıdır. Tabir usûlünü bilmeli, rüyâyı gören zâtın hâlini nazar-ı dikkate alarak tabîr etmelidir. Meselâ bir pâdişahın rüyâsı ile basit bir hizmetkârın rüyâsı aynı da olsa tabîrleri aynı olamaz. Meselâ büyük bir makâma geçmeğe ehil olan bir kimsenin bir arabaya binmesi onun yüce bir makâma nâil olacağına işâret eder ama aynı rüyâyı sıradan bir insan görse, böyle yorumlanmaz. Öyle birisi için arabaya binmek bir hayra, bir nimete nâil olacağına işâretdir. Yine meselâ gelinlik rüyâsı genç kız için başka, orta yaşlı için başka, yaşlı bir kadın için daha başka manaya gelir. İşte muabbir, bu husûsları temyîze kâdir olmalıdır. Zübeyde Hâtun'un zâhirde utanç verici olan rüyâsını anlatmakdan çekinip, câriyesine sanki rüyâyı o görmüş gibi anlattırması ve muabbirin câriyeye, "Bu rüyâyı sen göremezsin, doğru söyle kim gördü bu rüyâyı" demesi buna bir misâldir.

Rüyâların tabiri zaman, mekân, iklîm, memleket, kavim millet bakımından da farklılık gösterir. Meselâ bahar ve yaz rüyâlara sonbahar ve kış rüyâlarından erken çıkar. Yine bir şeyin mevsiminde görülmesi ile mevsimi haricinde görülmesi zıd tabir edilir. Meselâ yazın görülen kar, fırtına rüyâları hayra yorulmaz. Halbuki aynı rüyâ kışın görülürse hayırlıdır. Yahud yaz meyvesi kışın, kış meyvesi yazın görülürse, mevsiminde görüldüğü gibi tabir edilmez. Aynı incelik örf, âdet, itikad husûslarında da geçerlidir. Zîrâ bir kavmim örf ve âdeti başka bir kavmim örf ve âdetine benzemez, hattâ zıd olabilir. Meselâ bir hıristiyanın İncil görmesi, okuması ile bir müslümanın İncil görmesi, kiliseye gitmesi aynı şekilde tabir edilmez.

Tabir ilminde meşgaleler de dikkate alınır. Meselâ rüyâsında nar gören üç kişi farzedelim. Bunlardan biri âlim, biri tâcir, biri de devlet başkanı olsa, üç rüyâ da aynı olduğu hâlde, ayrı ayrı tabîr edilir. Zîrâ üçünün de meşgalesi farklıdır.

Şunu da söylemeden geçmeyelim. İnsanın gördüğü rüyâyı her önüne gelene anlatması da doğru değildir. Neden? Çünkü dost sûretinde düşman, arkadaşlar ve akrabalar arasında hasedçi pek çokdur. Güzel bir rüyâ muhâtabın kıskançlığını harekete geçirir. Nitekim Yakûb aleyhisselam oğlu Yûsuf'un rüyâsını dinledikden sonra, "Sakın bu rüyâyı kardeşlerine anlatma çünkü sana hîle yaparlar" diyerek onu îkâz etmişdir.

Listeye geri dön