16 Nisan 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Sizi fazla merakda bırakmadan hemen söyleyeyim, evet mümkündür, görenler vardır. Görenlerin başında da Resûl-i Ekrem Efendimiz gelir. Muteber hadîs kitâblarında yer alan ve "فَرَأَيْتُ رَبِّي فِي أَحْسَنِ صُورَةٍ fe raeytü rabbî fî ahseni sûretin" diye başlayan hadîs-i şerîfle sabitdir. Tabii Cenâb-ı Hakk'ın eşi, benzeri, misli olmadığı için rüyâda da keyfiyyetsiz olarak görülür. Yani rüyâyı gören Hakk Teâlâ'yı gördüğünü bilir ama O'nu tarîf edemez.
Şimdi bir kaç misâl verelim :
- Ahmed bin Hanbel Hazretleri rüyâsında Allah'ı görmüş ve suâl etmiş, "Ey Rabbim, has kullarını sana yaklaştıran şeylerin en hayırlısı nedir?" demiş. Cenâb-ı Hakk buyurmuş ki, "Ey Ahmed, benim kelâmımı okumalarıdır". İmâm-ı Ahmed yine sormuş, "Anlayarak mı, yoksa anlamayarak mı?" demiş. Cenâb-ı Hakk buyurmuş ki, "Anlayarak ve anlamayarak".
- Ebûbekir Acûrî Hazretleri Hakk Teâlâ'yı rüyâsında görmüş. Allah ona, "Dile benden ne dilersen" demiş. O, "Ümmetin bütün âsîlerini affetmeni diliyorum" deyince Cenâb-ı Hakk, "Onları affetmeyi en çok ben isterim, sen kendin için bir şey iste" buyurmuş.
- Bâyezid Bistâmî Hazretleri rüyâsında Allah'ı görmüş, "Sana nasıl vâsıl olabilirim yâ Rabbi?" diye sormuş. Cenâb-ı Hakk da ona "Nefsini bırak da öyle gel" buyurmuş.
- Ahmed bin Hadraveyh Hazretleri rüyâsında Allah'ı görmüş, Cenâb-ı Hakk ona şöyle hitâb etmiş, "Bütün halk benden bir şeyler taleb etmekde, bir tek Bayezid beni taleb ediyor" buyurmuş.
- Yahyâ bin Said Kettân Hazretleri rüyâsında Allah'ı görmüş, demiş ki, "Yâ Rabbi, ne kadar zamandır sana duâ ediyorum fakat sen benim duâmı kabûl etmiyorsun". Cenâb-ı Hakk buyurmuş ki, ""Ey Yahyâ, ben senin yakarışını dinlemeyi seviyorum da ondan".
- Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri diyor ki, "Rüyâmda kendimi Hakk Teâlâ'nın huzûrunda durur vaziyetde gördüm, Allah bana hitâb etdi, "Ey Cüneyd, bu söylediğin sözler sana nereden geliyor?" buyurdu. Ben, "Hakdan gayrı söz söylemiyorum yâ Rabbi" dedim. Hakk Teâlâ, "Doğru" buyurdu.
Şimdi de rüyâda Hakk Teâlâ'yı görmek nasıl tabir edilir ona bakalım :
- Allahu Teâlâ'yı rüyâda görmek murâda nâiliyyetle ve yevm-i kıyâmetde rüyetullaha mazhariyyetle tabir edilir.
- Huzûr-i ilâhîde durduğunu ve Hakk'ın kendisine nazar etdiğini görmek, rahmet-i ilâhîye mazhariyyetle tabir edilir.
- Rüyâda Cenâb-ı Hakk'ın bir kimseyi "bana gel" diye çağırması o kimsenin ecelinin yaklaşdığına işâretdir.
- Cenâb-ı Hakk'ın bir belde halkına gadab etdiğini görmek onların başına gelecek bir felâkete, uğrayacakları bir zulme işâretdir.
- Cenâb-ı Hakk'ın kendisine dünyevî bir şey verdiğini görmek, hastalığa, derde, sıkıntıya işaretdir.
- Cenâb-ı Hakk'ın bir yere nâzil olduğunu görmek, orada bolluk ve bereket olacağına, oradaki insanların nimete, kudrete, nusrete nâil olacağına işâretdir.
Tabirlerden de anlaşılacağı üzere, rüyâda Cenâb-ı Hakk'ı görmek, O'nun zâtını değil, tecelliyâtını görmekdir. Zîrâ O'nun zât-ı ulûhiyyeti insan idrâkinin mâverâsındadır. Görülen ve idrâk edilen O'nun sıfatlarıdır, esmâsının tecelliyâtıdır. Nitekim "فَلَمَّا أَتَاهَا نُودِي مِن شَاطِئِ الْوَادِي الْأَيْمَنِ فِي الْبُقْعَةِ الْمُبَارَكَةِ مِنَ الشَّجَرَةِ أَن يَا مُوسَى إِنِّي أَنَا اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ" âyet-i kerîmesinde beyân olunduğu gibi Hakk Teâlâ Hazret-i Mûsâ'ya şecere-i mübârekeden nidâ etmiş, "Yâ Mûsâ, ben Rabbü'l-âlemîn olan Allah'ım" diye hitâb etmişdi.
Şunu da söylemeden geçmeyelim. Rüyâsında Allah'ı gördüğünü söyleyen herkes O'nu görmüş değildir. Zîrâ aklî dengesi yerinde olmayan pek çok kimse vardır ki bunlar kendi vehimlerini ve hayâllerini Allah zannetmekde ve ikide birde Allah'ı gördüklerini iddiâ etmekdedirler.