24 Şubat 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Bereketden bahsederken aklıma geldi, Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bu kıssayı yeri geldikçe hep anlatırlardı. Bir defasında şöyle lutfetmişlerdi :
Peygamber-i zî-şân sallallahu aleyhi veselleme, iki genç geldiler, kız ver erkek yani, evlenmek istediklerini söylediler. Efendimiz onların nikahlarını kıydı. İki âşık mesrûr ve memnûn olarak evlerine döndüler. Peygamber dedi ki, "Bu çocuk bu akşam ölecek" dedi. Tabii Peygamber'in ashâbı şaşırdılar, müteessir oldular. Sabahleyin o delikanlı câmiye geldi, namaza geldi. Peygamber'in arkadaşları çocuğu hayatda gördüler, şaşırdılar. Peygamber böyle söylemişdi, halbuki çocuk ölmemişdi, gelmişdi. Peygamber'e bir şey soramadılar ama bir çocuğun yüzüne bakdılar, bir de Peygamber'in yüzüne bakdılar. Efendimiz anlamışdı ashâbının kendine bakdığını, çocuğa bakdığını. O çocuğa dedi ki, "Evlâdım, yatağını kaldırdın mı?" dedi. "Kaldırmadım yâ Resûlallah" dedi. Peygamber, ashâbına döndü, "Beraber gidelim bu çocukla" dedi. Ve hep beraber çıkdılar ve o delikanlının evine vardılar. Resûl aleyhisselâm dedi ki, "Yastığı kaldırın" dedi. Yastığı kaldırdılar, zehirli bir yılan oraya çöreklenmiş yatıyordu. Sonra Peygamber yılana sordu.
Yılan konuşur mu diyeceksin değil mi? Dili konuşturan yılanı konuşturur. Her şey konuşur kâinâtda. Anlamaya kulak gerek. Baş kulağı olan değil, kalb kulağı olan anlar. İnsanın mâlik olduğu mal der ki kendisine, "Bana mâliksin ama beni ebediyyen götüremeyceksin" der. Geçiyoruz.
Yılana sordu Peygamber, "Buraya niye geldin" dedi. Bi iznillah yılan konuşdu, "Bana vahyolundu ki bu gece bu çocuğu ben vurup öldüreyim. Fakat etrafıma bir kale çevrildi benim, o kaleden dışarı ben çıkamadım, demir kaleden dışarıya. Peygamber sordu o delikanlıya, "Sen ne gibi bir hayır yapdın?" dedi. Dedi ki, "Yâ Resûlallah, biliyorsunuz ki güvey girdiği gece buraya süt konulur, âdetimiz süt koymakdır. O sütü içecekdim, kapı çalındı, bir fakîr ben açım dedi, o fakîre o sütü verdim". "İşte o verdiğin süt, senin ölümüne mâni oldu, kale oldu yılana, sana bir zarar ilişmedi". Ashâbına döndü dedi ki, "Sadaka ve yardım belâyı def eder, ömrü uzatır" dedi, "görün" dedi.
Ömür uzar mı? Pek çokları kaderin ne olduğunu bilmiyor, "Ömür değişmez, kaderde ne yazıldıysa o" filan gibi basmakalıp laflar ediyorlar. Bilmiyorlar ki, kader, ilmullahdan ibâretdir. Bir şeyi bilmek başkadır, zorla yapdırmak başkadır. Eğer insan kaderinin mahkûmu ise, hesâb, mîzân, sorgu, suâl, cennet, cehennem, bütün bunlar ne ifâde eder? Allah zâlim değildir ki, kuluna zorla bir işi yapdırsın da sonra o kulunu hesâba çeksin, azâb etsin ona. Olacak iş midir bu? Neyse, burası yeri olmadığı için bu meseleyi şimdilik burada bırakalım, kader faslını inşallah başka bir zaman geniş olarak anlatırız.
www.muzafferozak.com