Sadâkat ve İhânet

6 Aralık 2016 tarihinde yayınlanmıştır.

Muzaffer Efendi
وَإِذَا رَأَوْا تِجَارَةً أَوْ لَهْوًا انفَضُّوا إِلَيْهَا وَتَرَكُوكَ قَائِمًا قُلْ مَا عِندَ اللَّهِ خَيْرٌ مِّنَ اللَّهْوِ وَمِنَ التِّجَارَةِ وَاللَّهُ خَيْرُ الرَّازِقِينَ
Ve izâ raev ticâraten ev lehveninfaddû ileyhâ ve terakûke kâimâ, kul mâ indallâhi hayrun minel lehvi ve minet ticârati, vallâhu hayrur râzıkîn.
Bir ticaret yahut oyun, eğlence görür görmez, dağılıp ona yöneldiler de seni ayaküstü bıraktılar. Onlara de ki: "Allah katında bulunan, eğlenceden de ticaretten de hayırlıdır! Ve Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır"
Sûre-i Cuma, Âyet 11

Bu âyet-i kerîmede zemmedilen kişiler, bir sebebden Resûl-i Ekrem Efendimiz'in etrâfında toplanıp sonra basit bir dünyâ menfaati veya eğlencesi için O'nu terkedenlerdir. Ehline ma'lûmdur ki, Resûl-i Ekrem Efendimiz zamânında cereyân eden bu gibi hâdiseler o zamâna ve o kişilere münhasır değildir. Mâdemki Kur`ân'da zikredilmişdir, öyleyse kıyâmete kadar cârîdir. Nasıl ki her devirde Resûl-i Ekrem Efendimizin vârisleri varsa, bu âyetin hükmüne giren birçok nasîbsiz, nâdân, dünyâperest de vardır. Bu mes'elenin bir vechesi, diğer bir vechesi de şudur. Nasıl ki Resûl-i Ekrem Efendimiz bu gibi hevâ ve dünyâperestleri ismen teşhîr etmediyse, O'nun vârisleri olan ehlullah da, kendilerine arkalarını dönenleri, basit bir dünyâ menfaati için, onların nûrânî meclislerini terkedenleri ismen zikrederek rezîl etmezler. Tabii bu demek değildir ki, incinmezler, kırılmazlar, üzülmezler. Elbette incinirler ve onların incinmesi, incitenler hakkında pek hayırlı olmaz. Bu gibilerin âkıbetlerinden korkulur.

Bunları neden mi yazdım? Son zamanlarda gittikçe gözüme daha çok batan ve fakîr'i çok rahatsız eden bir mes'ele var da ondan.

Vaktiyle Muzaffer Efendi Hazretlerini inkisâra uğratan, O'na arkasını dönen, O'nun hüsn-i muamelesini ve müsâmahakâr tavrını takdîr edemeyip daha o zamandan kendilerini bir halt zanneden, ilmi de irfânı da olmadığı halde her şeyi bilen allâmeler gibi nutuklar atan, Arapça bilmeden tefsîr, Farsça bilmeden Mesnevî dersi yapan, işi-gücü ma'lûmatfuruşluk olan, kendisini herkese mürşid-i a'zam gibi yutturmaya çalışan, Efendi Hazretlerinin ma'nevî mîrâsından hiç nasîbi olmadığı halde O'nu hiç ağzından düşürmeyen ve sürekli kendisini O'na nisbet eden, böylece Efendi Hazretlerinin şöhret ve itibârını istismâr eden ve aslında tek derdi şöhret ve dünyâ menfaati olan bazı zavallıları îmâ yoluyla da olsa beyân etmek istedim. Efendi Hazretleri, bir nutkunda bu gibiler hakkında şu şikâyetde bulunuyor :

Dört yanımdan gam çerisi hep taarruz eyledi
Bencileyin derdlilere emn ü amân sendedir
Dost bildiğim düşmânlarım dört yanımdan sardılar
İnâyet kıl ey efendim emr ü fermân sendedir

Efendi Hazretleri, bazı büyük velîlerin, etrâfındakiler tarafından istismâr edilmesi hakkında, "Ekseriyâ büyük adamların başına gelen belâ şudur ki, onların etrâfına toplanan bazı kötü niyetliler, o zâtı kendilerine 'alem ederler ve onun itibârını sûistimal ederler, o zâtı istismar ederler..." buyurduklarında böyle bir şeyin bir gün O'nun için de vârid olabileceği hiç aklımıza gelir miydi?

www.muzafferozak.com


ÂH U ZÂR

Düşdüm garîb gurbete
El-meded meded meded
Muhtâcım ben himmete
El-meded meded meded

Ağyâr deşer cerhamı
Yâr eylemez merhemi
Kıskanırlar dirhemi
El-meded meded meded

Hiç kimsede vefâ yok
Cefâ dersen gâyet çok
Yağdırırlar bana ok
El-meded meded meded

Dikensiz gül görmedim
Bir gün safâ sürmedim
Ağladım hep gülmedim
El-meded meded meded

Ömrümü ettim heder
Hep üzüntü hep keder
Gam beni ta'kîb eder
El-meded meded meded

Görmedim mes'ûd çağlar
Derdimi çekmez dağlar
Hâlime kimler ağlar
El-meded meded meded

Yıprandım bittim gayrı
Kalmadı ömrün hayrı
Düşmüşüm yârdan ayrı
El-meded meded meded

Ne gündüz var ne gece
Bitsin artık işkence
Gidiversem gizlice
El-meded meded meded

AŞKÎ der ey Allahım
Hadden aşkın günâhım
Sensin ancak penâhım
El-meded meded meded

Listeye geri dön